YENİ TÜRKİYE GAZETESİ RÖPORTAJ

YENİ TÜRKİYE GAZETESİ RÖPORTAJ

Bedensizler kitabının yayınlanmasının ardından İzmir merkezli Yeni Türkiye gazetesinin kültür ve sanat sayfası yönetmeni Esra Akgün ile yapılan röportaj

BEDENSİZLER

Tik tak… Tik tak… Tik tak…

Saat 23.27

Tik tak… Tik tak… Tik tak…

Saat 23.26

Saatin tik takları gibi kafasına vuran şey, kendisine söylenen tek bir cümleydi.

Bu saat senin saatin olacak ve kolundan hiç çıkaramayacaksın. Ölene dek…

Aslında bu cümlede kan donduracak çok şey vardı ama içinde bulunduğu şartları düşünerek saatine bakınca daha da sarsıldı.

Saatin kadranı her tıklayışta geriye doğru gidiyordu. Her an biraz daha geriye. Geçmişe, çocukluğuna ve bebekliğini izleyen doğum anına…

Geriye doğru akan zaman fikrini kabullenmek ve anlamak zorundaydı. Bu başka bir soruyu daha doğurdu.

Ne zamana kadar?

Ölümün doğum, doğumun da ölüm olduğu an'a kadar…

Türkiye’de pek yaygın olmayan Korku ve Bilim Kurgu türünde okuduğum en iyi kitaplardan Bedensizler!

Yazarımız Levent Aslan.

  1. Ben sizi Bedensizler kitabınız ile tanıdım ve kaleminize hayran kaldım. Bedensizler kitabınızın dışında dört farklı eseriniz daha var onlardan da kısaca bahsetmek istiyorum ama öncesinde biraz sizi tanıyabilir miyiz? Levent Aslan kimdir?

L.A.:Levent Aslan aslında sıradan biridir. Bir üniversite mezunu, finansçı, kitap okumayı ve yazmayı seven, sinema/tiyatro hayranı, uzaktan da olsa bir hayvan sever, kısacası içinizden biridir…

Öte yandan hayal gücü çocukluğundan bu yana uzaya, bilinmez gizemli olaylara, olmazın olabileceğine odaklanmış biridir, Levent Aslan!

Her ne kadar Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesinden mezun olmuş olsam da içimde her zaman bir mühendislik ruhu vardı. Elektroniğe, astronomiye duyduğum ilgi bu güne kadar hep üst düzeyde kaldı. Tabii ki pozitif bilimlere ne kadar yakınsam bir o kadar da fizik ötesi konulara, parapsikolojiye ilgim oldu. Örneğin; telepati, astral seyahat gibi konular her zaman ilgimi çekmiştir. Evliyim, dünya tatlısı iki çocuk sahibiyim. İş hayatı içinde olmam gerektiğine inandığım süreyi tamamlamış durumdayım. Emekliliğin tadını ailemle ve kitaplarımla çıkarmayı planlıyorum. Eşimle birlikte hepsine uzun ömür diliyorum. Onlarsız hayat zor ve keyifsiz olurdu. 

 

  1. Siz kitaplarınızda Türkiye’de pek de yaygın olmayan bir tür kullanıyorsunuz “Korku ve Bilim Kurgu” bu da okuyucunun ilgisini çekiyor her ne kadar korku kitapları konusunda ön yargılı olsak da aslında çok okunan türlerden birisidir. Bu türü yazmak da kolay değildir. Neden “Korku ve Bilim Kurgu” türünü seçtiniz?

L.A.. Aslında bizim nesil çok enteresan bir nesil. Bizim zamanımızda bir yanda ülkeye yeni yeni yayılan televizyon ve telefon gibi cihazlara ayak uydurmaya çalışırken, elektrik şebeke sistemimiz televizyonların bile çalışmasına yetmiyordu. Tek kanallı siyah beyaz tüplü ekranlarda ise “Uzay Yolu (Star Trek)” dizisi her hafta oynardı. Hatta buna daha sonra “Uzay 1999” eklendi. Siz buradaki çelişkiyi görebiliyor musunuz? Akşam saati herkes evine dönüp de hayatlar evde yoğunlaşınca kullandığımız elektriğin gücü o kadar düşüyordu ki bizim televizyonların ekran görüntüsü de dört bir yandan küçülüyordu. Oysa Uzay Yolu’nda işler tıkırındaydı. Atılgan isimli uzay gemisinde monitörler uzayı, geminin her bir yanını gösterirken biz televizyon için voltaj düzenleyici (regülatör) almaya gidiyorduk. İşte bu çelişkiler ve bilim kurgunun gerçeğe dönüşebilme ihtimali beni bir anlamda bilim kurgu hayranı yaptı. Bu sanki, “sonu gelmeyen bir ipi takip etmek” gibiydi. Hala peşindeyim. 

Öte yandan korku türü tabii ki yine filmlerle girdi aklıma. Adrenalin bağımlısı biri olup çıktım ama kendi canımı sevdiğimden öyle ekstrem sporlara hiç yönelmedim. En güzel adrenalin korku filmlerinde salınandı benim için. Yani risk yok! Tabii ki korku filmi izlerken risksiz heyecan yaşadığım değildi benim korku edebiyatını seçmem. Yazarlar ya kendi kişiliğine uygun türlere yönelirler ya da ticari kaygılarla toplumun çoğunluğunun ilgi duyduğu konulara yönelir. Benim ticari kaygım hiç olmadı çünkü hep amatör ruhla yazdım ve kendi sevdiğim şeyleri yazdım. Sevdiklerim de yazdıklarım da herhalde kişilik özelliklerimden geliyordur.  Korku, gizem ve bilim kurgu üzerine projeler üretmeye devam ediyorum bu yüzden.

 

  1. Kitap alışverişi yaparken ilk baktığım yer kapak ve sonrasında arka kapak yazısıdır. Bedensizler kitabınızın arka kapak yazısı tüyler ürperten cinsten. Korku ön planda ama alt metinde vermek istediğiniz güzel mesajlar var. Bizlere biraz Bedensizler kitabınızı anlatır mısınız?

L.A.: Bedensizler kitabı benim için çok özel bir kitap ve tahmin edebildiğim kadarıyla türleri arasında da kendisine yer bulabilecek bir kitap. Bu kitabı yazarken çok düşündüm, dini inançlara, bir takım felsefi görüşlere ters düşmemeye çalıştım. Sonuçta işin ucunda ölüm vardı, öte dünya vardı, bizi alıp götürenler ya da yol gösterenler vardı. Tıpkı Yunan Mitolojisindeki Hades gibi, ölüler dünyasına hükmeden varlıklar vardı. Tahmin edeceğiniz gibi bu gibi konulara gerçeğe uygun (Ya da inanıldığı şekliyle) bir şekilde derinlemesine değinmek biraz zordur, çünkü gerçek değildir. Ya da gerçeğin ne olduğunu biz bilmiyoruzdur. İşte ben “gerçeğin ne olduğunu biz bilmiyoruz ama böyle olabilir” üzerinden yola çıktım. Bu anlamda “Bedensizler” biraz zor kitaptı ama okuması da bir o kadar kolay kitap oldu. 

Bedensizler kitabımın yazım süreci de uzun sürdü (beş yıl) hem de meşakkatli oldu benim için. Uzun sürmesinin bir nedeni de bir yandan sürdürdüğüm profesyonel iş hayatımdı. Ancak yazarken yaşadığım bazı olaylar beni bir ara kitabı yazmayı durdurma noktasına getirdi. Hatta kitabın içindeki ana akım görüşü değiştirmeye zorlandığımı hissettim. Sonra değiştirdim. Yani bir şeyleri değiştirdim ve sorunlar çözüldü ne kadar uzaklaştım ilk fikrimden tam emin değilim ama emin olduğum tek şey kendi zihnimde bir şeye inancımı değiştirmem oldu. 

Bedensizler aslında bir durum hikâyesi ve bir komplo hikâyesi asla değil! Bu yüzden özel yeteneklerle dünyaya gelen kahramanımız Taylan Özgür’ün çocukluğundan yetişkinliğe uzanan dönemde yaşadıklarını ve kendisinin farkına varışı da anlatılıyor. Tabii ki kişi özel olunca bu farkına varış da oldukça korkutucu, sancılı olaylar sayesinde oluyor. 

 

  1. Yazmaya başlama hikâyenizi öğrenebilir miyiz?

L.A.: Yazmak çocukken başladı. Çok klasik değil mi?

9 ya da 10 yaşımda rahmetli babamın bana verdiği bir ajanda vardı. Kapağı sünger ve yeşil deri kaplıydı. Sayfaları bembeyaz, satır çizgileri incecikti ve ajandalarda sıklıkla karşılaştığımız bir takım matbu bilgilerle sayfaları çirkinleştirilmemişti. Adeta -al kalemi eline yaz- diyordu. Ben de “Uzay Yolu” fanatiği olduğum için, orada gördüğüm maceralara benzer hikâyeler yazmaya başladım. Bir gün önce izlediğim hikâyenin bir başka versiyonunu kaleme alıyordum. O sıralar bir de “On İki Öfkeli Adam” filmini izlediğim ve aklımda kaldığı kadarıyla İngilizce versiyonunu yazmaya çalıştım. Bir taşla iki kuş vurmak gibi. Bir şeyler yazmak benim için güzel bir eğlenceydi. Bir dünya yaratıp onun içinde yolculuk yapıyorum bir anlamda. Bazen kendi yarattığım dünyadan çıkıp hepimizin içinde yaşadığı dünyayı değiştirmek için de kalem oynatmak istiyorum.

Eğitim hayatım bittiği iş hayatım başladığı yerde ben de profesyonel anlamda yazmaya başladım. İlk kitabım “Karanlığın Gözleri” ve editörüm bu günkü sevgili eşim Ebru oldu. 

 

  1. Senaryoda yazıyorsunuz, bize biraz da bu yönünüzden bahseder misiniz? 

L.A.: Kitap yazarken bilinçdışı bir şekilde sinematografik yazdığımı düşünüyorum çünkü bir çok okuyucu, arkadaş -bu kitabın filmi olmalı- diye, söylüyor. Benim bu dünyaya dalmamı söylediğim gibi “Uzay Yolu, Uzay 1999” gibi dizi filmlere olan hayranlığımla başladı. Bilim kurgu edebiyatın ünlü isimleri Arthur Clarke, Isaac Asimov, Frank Herbert gibi yazarların yanında Hollywood endüstrisiyle iç içe kitap yazan Stephen King, Dean R Koontz gibi yazarların kitaplarını çok okudum. Edebiyat ile sinema endüstrisinin iç içe olduğunu anlamam çok uzun sürmedi ama senaryo yazma fikrine çok geç uyum sağladım.

Senaryo; sahneler yoluyla bir konuyu anlatmaktır. Senaryo konusunda ilk girişimim “Zamansız Mekânlar” isimli kitabımı okuyan bir arkadaşımla oldu. Kendisi de TV camiasında olduğu için Türk sinema endüstrisinin mevcut şartlarına uygun bir senaryo ürettik. Ancak daha sonra biraz daha gelişmişini İngilizce yazıp ABD’de bir senaryo yarışmasına göndermeye karar verdik. “Timeless Places” dereceye girmedi ama olumlu eleştiriler aldık. Düzeltilmesi gereken kendimizi geliştirmemiz gereken noktaların da olduğunu görmüş olduk. Bedensizler için bir senaryo yazıyorum. Umuyorum yarışmada iyi bir sonuç elde ederim.

  1. Kasabanın Altı Günü kitabınızda geçmiş dönemde babası tarafından bodruma kilitlenen bir çocuk ve büyüdüğünde kâbusları ile baş etmeye çalışan bir adam var. Bu kitap da vermek istediğiniz mesaj nedir?

L.A.: “Kasabanın Altı Günü” bir bilim kurgu roman. Sözünü ettiğiniz karakter Necmettin Sert. Bir yan karakter aslında. Kitap içinde yer yer hayatına değindim ve çocuklukta yaşanan travmaların nasıl yıllar boyu insanın içinden atılamadığına dair küçük bir örnek sadece. “Kasabanın Altı Günü” üç kitaplık “KASABA” serisi adını verdiğim kitabın ilki. 

Yine bir durum kitabı ve dünyaya (Türkiye’de) düşen bir UFO ile başlayan olaylar zincirini anlatıyorum. Yeniden düzenlenmiş Kasaba’nın Altı Günü’nün ikinci baskısı ile birlikte Kasabanın Tanrıları için bir yayıncıyla anlaşmaya varmak üzereyim. Dilerim en kısa zamanda raflardaki yerini alırlar.

Dört gözle bekliyoruz öyleyse. 

Umarım önümüzde ki günlerde de okuduğumuz bu şahane eserlerinizin filmini de izleriz.

Levent Aslan Kitapları;

Bedensizler

Zamansız Mekânlar

Kasabanın Altı Günü

Gece Yarısı Kâbusları

Karanlığın gözleri

Bu gününüzü bana ayırdığınız için size çok teşekkür ederim. Sayenizde güzel bir sohbet eşliğinde röportajımızı yaptık. 

Sevgi ve sağlıkla kalmanızı dileri…

Esra AKGÜN

Levent ASLAN

LEVENT ASLAN

Yazar

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

DÜSLER VE KABUSLAR - A. ÖMER TÜRKEŞ BASILI MEDYA

DÜSLER VE KABUSLAR - A. ÖMER TÜRKEŞ

KORKUDA YENİ BİR DAMAR BASILI MEDYA

KORKUDA YENİ BİR DAMAR

ÖMER TÜRKEŞ (ELEŞTİRMEN) BASILI MEDYA

ÖMER TÜRKEŞ (ELEŞTİRMEN)

HÜRRİYET GÖSTERİ DERGİSİ BASILI MEDYA

HÜRRİYET GÖSTERİ DERGİSİ

MAX RÖPORTAJ BASILI MEDYA

MAX RÖPORTAJ

EDİTOR GÖRÜŞÜ BASILI MEDYA

EDİTOR GÖRÜŞÜ

GAZETE KUZEYİN SESİ BEDENSİZLER BASILI MEDYA

GAZETE KUZEYİN SESİ BEDENSİZLER

YENİ TÜRKİYE GAZETESİ RÖPORTAJ BASILI MEDYA

YENİ TÜRKİYE GAZETESİ RÖPORTAJ

Yorum Yap