BELLEK DEĞİŞTİRİLEBİLİR Mİ?
Geçmişinizdeki acı bir hatıra silinebilse, belleğinize yeni bir hatıra yerleştirilebilse veya sınavlarda her şeyi kolayca hatırlayabilseniz nasıl olurdu? İşte bu sorulara yakın zamanda bilim dünyası ‘evet’ yanıtını verebilecek. Bilimin hatıralarınızı şekillendirebilmesine çok az kaldı.
İsimleri, tarihleri ve yüzleri daha kolay hatırlayabilmeyi; hatta sınavlarda daha iyi notlar alabilmek için daha iyi bir hafızaya sahip olmayı mutlaka dilemişsinizdir. Peki ya Akademi Ödüllü ‘Sil Baştan’ (Eternal Sunshine of the Spotless Mind) filmindeki karakterler gibi ilişkinize dair tüm hatıraları silmeyi hiç istediniz mi? Veya bilimkurgu klasiği ‘Gerçeğe Çağrı’daki (Total Recall) Douglas Quaid gibi doğrudan zihninize yerleştirilen sahte anılarla Güneş Sistemi'nde sanal seyahatlere çıkmayı? Bunlar gibi terapiler sandığınızdan daha yakında gerçek olabilir çünkü bilim insanları anıları silme, iyileştirme ve hatta oluşturma konusunda büyük adımlar atıyor.
Henüz, Leonardo Di Caprio’nun oynadığı ‘Başlangıç’ (Inception) filmindeki gibi deneysel askeri bir teknoloji kullanarak insanların zihinlerine uyurken fikirler ve anılar yerleştirilemiyor belki ama insanlar sürekli -uyurken ya da uyanıkken fark etmiyor- sürekli yanlış bellek yerleştirmelerine maruz kalabiliyor. Tabii ki bu durum yüksek öneme haiz mahkeme tanıklıklarında büyük sorunlara neden olabilir
East Anglia Üniversitesi'nden Dr. David Vauzour’a göre, bellek, bilişin çok önemli bir yönüdür, hem hatırlayabildiğiniz şeyleri hem de hatırlama kapasitenizi ifade eder. Bazı anılar kısa süreyle saklandıktan sonra atılır, ama önemli anılar beyinde depolanır ve istendiğinde geri çağrılabilir. Yeni bilgileri öğrenmeyi, depolamayı ve hatırlamayı kapsayan bu süreç, beyin fonksiyonlarının karmaşık bir şekilde birlikte çalışmasıyla gerçekleşir.
İnsan beyninin anıları nasıl depolayıp hatırladığını anlamak için bu karmaşık sinir ağına ve kimyasal süreçlere bakmamız gerekiyor.
Sinapslar
Sinapslar dendritik dallara (nöronların ucundaki dendritlerden dışarı uzanan küçük, zarımsı dallar) sinyal gönderir. Anıların aslında işte bu dallarda depolandığı düşünülüyor. Fareler üzerinde yapılan araştırmalar, öğrenme sürecinin yeni sinaps bağlantıları oluşturduğunu ortaya koydu. Bu bize aslında yeni şeyler öğrenerek sinir ağlarımızı geliştirebileceğimizi gösteriyor.
Serebral Korteks
Anılar, başta serebral korteks (beyindeki en dış nöron tabakası) olmak üzere karmaşık ağlarda depolanır. Uzun süreli bellek iki ana kategoriye ayrılabilir: Bildirimsel bellek ve örtük bellek. Bildirimsel bellek hatırlamak için bilinçli bir çaba gerektirirken, örtük bellek (örn. işlemsel bellek) becerilere ve rutinlere başvurur.
Entorinal Korteks
Anıları, özellikle de uzamsal belleği pekiştiren entorinal korteks, anıları oluşturan hipokampus ile duyusal algıları yöneten neokorteks arasında bir geçit görevi görür.
Hipokampus
Beynin her iki tarafında birer hipokampus var. Hipokampus, hem uzamsal farkındalık hem de bellek için çok önemlidir. California Üniversitesi'nden Dr. Michael Yassa, "Uzun süreli anılar, belleğin türüne bağlı olarak farklı mekanizmalar tarafından oluşturulabilir." diyor. "Bazı bulgulara göre, olgular ve olaylarla ilgili uzun süreli anılar ilk olarak hipokampus kullanılarak depolanıyor; ama sonunda anılarımızın çoğu beyne dağıtılmış birer temsil halinde depolanıyor. Süreç büyük ihtimalle nöronlar arasındaki iletişimi güçlendirmeye dayanıyor."
Amigdala
Ceviz şeklindeki iki amigdala, duygu ve korkuyu yöneten nöron kümeleridir. 2013'te Dr. Haohong Li ile Dr. Mario Penzo'nun yürüttüğü ve Nature Neuroscience dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre amigdalanın korku belleğini kodlayan kısmı tam olarak belirlendi. Buraya "yanal alt bölüm" deniyor.
Anıları Silmek
Anılar bize keyif verebileceği gibi büyük bir acı kaynağı da olabilir. Acaba istenmeyen anılardan kurtulabilir miyiz?
Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olan kişiler travmatik anıları sürekli yeniden yaşar. Uyuşturucu bağımlıları da belirli alışkanlıkları "kafalarının güzel olması" hissine bağladıkları için bu alışkanlıklar arzularını harekete geçirir. Belirli anıları silerek veya bastırarak travmatik duygular ve zararlı davranışlar önlenebilir.
Peki ama bu kötü anıları nasıl silebiliriz? East Anglia Üniversitesi'nden David Vauzour şöyle diyor: "Araştırmacılar beynin nasıl öğrendiğini ve hatırladığını açıklamak için üç aşamalı bir model kullanıyor. Edinme, pekiştirme ve geri getirme denilen bu süreçlerin herhangi birinde sorun yaşanması belleği bozuyor."
Hollanda'daki Nijmegen Raboud Üniversitesi'nde Marijn Kroes ve meslektaşları tarafından yürütülen anıları silme girişimi, pekiştirme sürecine odaklandı. Anılar periyodik olarak zihinde yeniden yazılır veya yeniden pekiştirilir. Ancak görünen o ki elektrokonvülsif terapi (EKT) ya anıların yeniden yazılmasını engelliyor ya da yeniden pekiştirme sürecinde onları değiştiriyor. Ekip, Nature Neuroscience'ta yayımlanan 2013 tarihli çalışmalarında, depresyon nedeniyle EKT Uygulanan katılımcılara slayt gösterisi şeklinde rahatsız edici bir hikâye izletti. Bir hafta sonra katılımcılara hikaye hatırlatıldı ve EKT uygulandı. EKT üzücü hikâyeyi zihinlerden sildi.
Kimyasal yaklaşımla da benzer başarılar elde edildi. San Diego'daki Scripps Araştırma Enstitüsü'nden Dr. Courtney Miller, 2013 tarihli araştırmasında uyuşturucu kullanımıyla bağlantılı anıları silmeyi hedefleyerek metamfetamin bağımlılarına yardım etmeye çalıştı.
Miller, "Bu bulguyu bu kadar heyecan verici yapan şey, inhibitörlerin bellek türü konusunda inanılmaz derecede seçici görünmesi." diyor. "Uyuşturucuyla ilişkili anıları ve gelecekte travmatik anıları seçici olarak hedefleyebileceğimizi düşünüyoruz, çünkü beyin onları depolamak için farklı bir mekanizma kullanıyor."
Daha sonra Ocak 2014'te Cell dergisinde yayımlanan bir çalışma, histon deasetilaz inhibitörü (HDAC) denilen ilaçların, beynin eski travmatik anıları kalıcı olarak yeni anılarla değiştirme yeteneğini artırabildiğini ortaya koydu.
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde (MIT) gerçekleştirilen çalışmanın ilk aşamasında farelere bir ses dinletildikten sonra elektrik şoku verildi. Fareler bu iki olayı ilişkilendirmeyi öğrendikten sonra sesi duyduklarında elektrik verilmese bile korkudan donmaya başladılar.
Araştırmacılar daha sonra farelerin bu ilişkiyi unutup unutamayacaklarını sınamak için sesi elektrik vermeden dinletmeye başladı. Ses-elektrik ilişkisine bir gün önce maruz kalan farelerde işe yaradı ama travmatik anıyı bir ay önce oluşturan farelerde işe yaramadı. Daha sonra bu farelere "öğrenme" egzersizinden önce HDAC verildi. O zaman fareler sese tepki olarak donmayı bıraktı.
Genetik Bileşen
Daha derine inen MIT araştırmacıları, "belleğin silinmesi" için gereken TET1 genini keşfettiler. Araştırmacıların bulgularına göre, TET1 aktivitesini artırmak korkulu anıların yerine daha olumlu anılar koymayı kolaylaştırarak TSSB hastalarına fayda sağlayabilir.
Araştırmacılar, iki fare grubuna kafesin içinde elektrik vererek kafesten korkmalarını sağladı. Sonra fareler elektrik verilmeden bir kafese konuldu. TET1 geni inhibe edilmiş olanlar artık kafesten korkmuyordu çünkü korku dolu anılarının yerini elektrik çarpılmadıkları, daha olumlu bir anı almıştı.
Levent Aslan
16 Mayıs 2024
Kaynak Popular Science
Yorum Yap