KADIN BEYNİ Mİ ERKEK BEYNİ Mİ DAHA ÜSTÜN?
Günümüz toplumlarında erkeklerle kadınların birbirleri arasındaki farkların ne olduğu ve birbirlerini nasıl daha iyi anlayabilecekleri hep yanıtlanmaya çalışılan bir soru oldu. Çoğu zaman kadın erkek ilişkilerine dayalı edebiyata konu oldu bu farklılık ama biz bu gün bu soruyu beyin bilimiyle yanıtlamaya çalışıyoruz.
Çok satan bir kitap olan (Erkekler Mars’tan, Kadınlar Venüs’ten) sanki biz iki farklı gezegendenmişiz gibi durumu ele alıyor. Durum gerçekten öyle mi? Erkekler ve kadınlar çok mu farklılar birbirlerinden. Kadın ve erkek beyinleri arasındaki farklar davranışlarına da yansıyor mu gerçekten?
Erkek ve kadın beyinleri arasında bazı önemli farklar olduğu doğru: Bu konuda uzmanların çoğu aynı fikirde. Ancak ana akım medyanın bizlere yansıttığı görüşlerin aksine, nörolojik bulguların çoğu, erkek ve kadın davranışlarındaki veya zihinsel yeteneklerindeki olası farklılıkları açıklamıyor. Örneğin, uzamsal görevlerde neden genellikle erkeklerin daha iyi performans gösterdiğini, duyuları tanıma konusunda ise kadınların neden daha iyi performans gösterdiğini en azından şimdilik bilmiyoruz.
Bir elinizde ortalama bir kadın beynini, diğer elinizde ortalama bir erkek beynini tutarsanız fark edeceğiniz en belirgin şey erkek beyninin daha büyük ve ağır olduğudur. 2005 yılında yapılan bir araştırmada ölüm sonrasında 58 kadın ve 42 erkeğin beyinleri tartıldı. Kadınların beyinlerinin ortalama 1,27 kg, erkeklerin ise 1,36 kg olduğu bulundu. Bu ağırlık farkı nedeniyle, kadınların serebral kortekste ortalama %16 daha az nörona sahip olduğu tahmin ediliyor. Bu istatistiklerin sadece ortalama olduğunu unutmayın. Yani kadınlardan daha küçük beyne sahip erkekler de var.
Sadece Beyin Erkek Kadın Ayırımı Yapmaya Yetmez
Ortalamaya vurulduğunda beyin yapılarının büyüklüklerinde de cinsiyete dayalı bazı farklar olduğu görülüyor. Örneğin, duygusal işlemeyle ilgili bir beyin yapısı olan amigdala erkeklerde genellikle daha büyük. İç bedensel durumların işlenmesiyle ilişkili bir yapı olan insula ise erkeklerde sol tarafta daha büyükken kadınlarda sağ tarafta daha büyük. Bellekle ilişkili bir yapı olan hipokampusun kadınlarda daha büyük olduğunu gösteren birçok çalışma mevcut ama 2015'te 6.000'den fazla insan üzerinde yapılan önceki araştırmalardan elde edilen verilerin incelendiği bir çalışmada beynin bu kısmında cinsiyete dayalı hiçbir farklılık olmadığı sonucuna varıldı.
Yine 2015'te yayımlanan bir başka çalışmada 1.400'den fazla erkek ve kadın beyninin taramaları incelendi. Araştırmacılar, çoğu insanın beynindeki yapıların bir "mozaik" oluşturduğu sonucuna vardı: Aynı beyindeki bazı yapılar daha kadınsı bazıları da daha erkeksi özellikler taşıyordu.
Tel Aviv Üniversitesi'ndeki bu çalışmayı yöneten Prof. Daphna Joel, "Erkek veya kadın olmanın tek bir yolu yok." diyor. "Birden çok yol var ve çoğu birbiriyle kesişiyor." Dolayısıyla araştırmacılar, nasıl ki insanları sadece cinsel organlarına bakarak erkek veya kadın olarak ayırmak doğru değilse, beyinlere bakarak erkek ve kadın ayrımı yapmanın da doğru olmadığını söylüyor.
Büyük Beyin İyi Beyin Demek Değildir
Bu alandaki bulguların sürekli yenilendiğini ve sık sık tartışıldığını hatırlatalım. Ayrıca, gözlemlenen cinsiyet farklarının davranışsal ve psikolojik etkileri de bazen açık olmayabiliyor.
Kural olarak, beynin veya beyin yapılarının hacminin daha büyük olması bunların daha iyi olduğunu göstermiyor. Bir örnek vermek gerekirse, satrançta uzmanlık, daha yüksek nöron verimliliğinin bir işareti olan lokalize beyin küçülmesiyle ilişkilendiriliyor.
Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'nden psikolog Prof. Cordelia Fine gibi bazı uzmanlar, erkeklerle kadınlar arasındaki beyne dayalı ortalama farkların çoğunun cinsiyetten ziyade beyin büyüklüğüyle ilgili olduğunu savunuyor. Yani ister erkek olsun ister kadın, küçük beyinler büyük beyinlerden biraz farklı bir şekilde inşa edilmiş durumda ve ortalama olarak kadınlar daha küçük beyinlere sahip olma eğiliminde.
Georgia Eyalet Üniversitesi'nden Prof. Geert de Vries'in öner sürdüğü bir başka teoriye göre, cinsiyete dayalı ortalama beyin farkları başka fizyolojik cinsiyet farklarını (örn. hormonlar) telafi ediyor olabilir. Bu şekilde bakıldığında, beyinler arasında cinsiyete bağlı farklar, erkeklerle kadınlar arasında davranışsal farklardan ziyade benzerliklere katkıda bulunuyor olabilir.
Ancak cinsiyetler arasındaki bazı beyin farklarının tıbbi sonuçları olduğunu da kabul etmek gerekiyor. Örneğin, beyin hasarı kadın beyinlerini daha kötü etkiliyor. Bu yüzden kadınlar Alzheimer hastalığına ve hastalığın biliş üzerindeki etkilerine karşı daha hassas. Muhtemelen motor kontrolle ilişkili derin beyin yapılarının erkeklerde kadınlardan daha hızlı yaşlanması nedeniyle erkekler ise Parkinson hastalığına yakalanmaya daha meyilli.
Cinsiyete dayalı beyin farklarına ilişkin araştırmalar, saydığımız konuların yanı sıra otizm ve DEHB'nin erkeklerde daha yaygın, depresyon ve anoreksiyanın ise kadınlarda daha yaygın olması gibi psikiyatrik ve nörogelişimsel bozukluklardaki cinsiyet farklarına ışık tutabilir. Bu bağlamda, California Irvine Üniversitesi'nden Prof. Larry Cahill gibi bazı uzmanlar, tıbbi beyin araştırmalarının çoğunda yalnızca erkek hayvanların kullanılmasına karşı çıkıyor ve dişi hayvanların da kullanılmasının çok önemli olduğunu savunuyor.
Ne yazık ki cinsiyete bağlı beyin farklarının tıbbi sonuçları medyanın çok ilgisini çekmiyor. Medya genellikle cinsiyet klişelerini (örn. kadınların çocuk bakmada ve erkeklerin harita okumada daha iyi olması) cinsiyete dayalı beyin farklarıyla açıklayan haberler yapmayı seviyor.
Cinsiyet Klişeleri
Örneğin, 2013'te Pennsylvania Üniversitesi'ndeki nörobilimciler 949 kişinin beyin bağlantı mo- dellerini çıkardılar ve şu sonuca vardılar: 14 yaşından itibaren erkek beyinleri her beyin yarımküresi içinde daha yoğun bağlantılar sergilerken kadın beyinleri farklı yarımküreler arasında daha yoğun bağlantılar sergiliyordu. Araştırmacılar bu bulgularının toplumsal cinsiyet klişelerini (örn. kadınların aynı anda iki işi daha iyi yapmaları) açıklamaya yardımcı olabileceğini düşünüyordu. Kurdukları mantığa göre, aynı anda çok iş yapmak, beyin yarımküreleri arasında daha fazla karşılıklı konuşma sayesinde mümkün oluyordu. John Gray'in çok satan kitabı Erkekler Mars'tan, Kadınlar Venüs'ten de bu yanlış fikirden bahseder. Tahmin edilebileceği gibi, medya konuyu daha da abarttı ve haberi "Kızlar çoklu görevler için yaratılmış" gibi başlıklarla verdi.
Bu iddialara biraz şüpheyle yaklaşmak daha mantıklı olur. Araştırmacılar aslında katılımcılarının çoklu görev veya harita okuma gibi zihinsel yeteneklerini ölçmemişti. Bu nedenle, buldukları beyin bağlantısı modellerini cinsiyetlerdeki davranış farklarıyla doğrudan ilişkilendirmeleri mümkün değildi. Ayrıca, verileri inceledikten sonra cinsiyetler arasındaki beyin bağlantısı farklarının inanılmaz derecede az olduğunu belirten uzmanlar da var.
2015'te Pensilvanya Üniversitesi'ndeki aynı ekip, bu sefer yüzlerce katılımcıyı bir tarayıcıya yatırıp bir ekrandaki çarpı işaretine bakmalarını istedi ve beyinlerinin bağlantı modellerini ölçtü. Araştırmacılar, 264 işlevsel "merkez”e (farklı zihinsel aktiviteleri desteklediği düşünülen beyin bölgeleri) odaklandı ve bunlardan sadece altı tanesinin (%2,3) cinsiyetler arasında fark gösterdiğini buldu. Ayrıca katılımcıların beyinlerindeki 36.716 spesifik işlevsel bağlantıya baktılar ve sadece %0,51'inin cinsiyetler arasında fark gösterdiğini buldular. Araştırmacılar yine bu nörolojik farkların bilişteki cinsiyet farklarını açıklayabileceğini savundular ama bu sefer şunu kabul ettiler: "Bağlantılarda cinsiyetler arasında farklar mevcut olsa da genel olarak erkek ve kadın beyinlerinin bağlantı modellerinin benzerlikleri farklarından daha fazla."
Efsane Avı
Beyinle ilgili bu gibi bulgular ana akım medyaya yansıdığı zaman yaşanan sorundan birisi cinsiyetler arasında yaşanan sorunlardan birisi, cinsiyetler arasında gözlemlenen psikolojik farkların doğuştan ve değişmez olarak yorumlanması. Oysa böyle bir mantık doğru olmadığı gibi( Cinsiyetler arasındaki nörolojik farklar doğuştan gelen ve bir nedeni de kültürel bir etkiyi de yansıtabilir.) Toplumsal cinsiyet klişelerini de körüklüyor. Bu faydasız klişeler, beyinleri yüzünden kadınların veya erkeklerin bazı mesleklere uygun olmadığını öne sürebiliyor.
Bazı araştırmalara göre, insanlar davranışlarda veya zihinsel performansta cinsiyetler arasında gerçekten fark olduğu söyleyen bilimsel iddialara maruz kalınca toplumdaki cinsiyet eşitsizliğinin adil ve haklı olduğuna dair inançları artıyor. Oysa birçok psikoloji araştırmasının da gösterdiği gibi, cinsiyetler arasında davranış farklılıkları sosyal etkenlere son derece bağlı.
Örneğin, kadınlar takma isim kullandıkları zaman matematik problemlerinde daha iyi performans gösteriyor. Oysa erkeklerde böyle bir şey söz konusu değil. Muhtemelen bunun nedeni, takma ad kullanmanın kadınları "klişe tehdidi" denilen çıkmazdan (kadınların matematikte erkekler kadar iyi olmadığı klişesini desteklemek için kullanılacağı korkusu) kurtarması.
Beyindeki cinsiyet farklılıkları elbette göz ardı edilmemeli ama onları abartmamak ve klişeleri haklı çıkarmak için kullanmamak gerekiyor. Genel olarak, araştırmalar erkek ve kadınların beyinlerinin farklı olmaktan çok birbirine benzer olduğunu gösteriyor. Fine'ın Toplumsal Cinsiyet Yanılsaması kitabında belirttiği gibi: "Erkek beyni, dünyadaki hiçbir şeye kadın beyni kadar benzemez."
Levent Aslan
21 Mayıs 2024
Kaynak : Popular Science
Yorum Yap