LAKTİK ASİT KAS YORGUNLUĞUNUN TEK NEDENİ Mİ?
Yıllardır Laktik asit artışının kas yorgunluğuna neden olduğu doğru kabul ettiğimiz bilgilerinden olmuştur. Ancak iki ya da daha fazla bulgu arasında korelasyonun olması nedensellik anlamına gelmediğini belirtelim. Diğer bir deyişle değişkenlerin birlikte artması ya da azalması aralarında bir nedensellik bağı olduğunu garantilemez. Bu nedenle aceleci çıkarımlardan önce mutlaka ek deneylerin yapılması gerekir.
Tıpkı yaklaşık 100 yıldır varlığını sürdüren, artan laktik asit miktarının egzersiz sonrası kas yorgunluğuna neden olduğu yanılgısının yaptığı gibi!
Önce Laktik Asit Nedir sorusuna cevap verelim. Laktik asit, vücudun anaerobik glikoliz gibi anaerobik koşullar altında (yani oksijensiz) glikozun parçalanmasıyla ürettiği bir maddedir. Anaerobik glikoliz, hem adenozin trifosfat (ATP) hem de nikotinamid adenin dinükleotid (NADH) formunda hücreye enerji sağlamaktan sorumlu ana yolu ifade eder. En fazla laktik asit üreten dokular arasında kas hücreleri ve kırmızı kan hücreleri yer alırken, beyin dokusu, deri ve gastrointestinal (GI – sindirim sisteminin ağızdan anüse kadar uzanan bölümü) sistemde daha az üretilir. Laktik asit daha sonra karaciğer ve böbrekler tarafından metabolize edilmek üzere kan dolaşımına salınır.
Alman biyokimyacı Otto Meyerhof, 1920'li yıllarda yaptığı deneylerle, hücrelerin glikozdan enerji üretmek için kullandığı bir dizi kimyasal tepkimenin aşamalarının anlaşılmasına öncülük eden bilim insanlarından biriydi. Meyerhof ayrıca, kurbağa bacaklarının elektriksel uyarılarla seğirmesini sağladığı deneylerde laktik asit yoğunluğu artan kasların, çalışmaz hâle geldiğini gördü. Aslında bulduğu bileşik, laktik asitten bir eksik hidrojen iyonu içeren laktat adındaki kimyasaldı. Meyerhof hatalı bir nedensellik çıkarımında bulunarak laktat birikiminin kas yorgunluğuna yol açtığını ve kurbağa bacaklarının hareket etmesini engellediği varsayımını ortaya attı.
Bedenimiz egzersiz yaparken, ana enerji kaynağı olan ATP moleküllerini hızlıca tüketir. Sonrasında gerekli ATP'leri, farklı kimyasal tepkimeleri kullanarak elde eder. Yoğun egzersizlerde, kaslarda daha fazla laktat üreten reaksiyonların gerçekleşme sıklığı artar. O sırada kaslarda pH düşer, yani ortam daha asidik hâle gelir. İşte Meyerhof da laktat birikimiyle kaslardaki asidite arasındaki bu korelasyonu bir nedensellik bağlantısına dönüştürdü: Kaslarda pH'ı düşüren etken, laktat olmalıydı.
Meyerhof'un varsayımı, doğrudan bir deneysel kanıt olmaksızın uzun yıllar boyunca yaygın kabul gördü. 20. yüzyılın 2. yarısında yürütülen bazı araştırmalarla Meyerhof'un kurduğu bu nedensellik bağı, yavaş yavaş zayıflatıldı.
Meyerhof, laktat açığa çıkaran tepkimenin aynı zamanda hidrojen iyonu da üreterek kasları daha asidik hâle getirdiğini varsaymıştı. Ancak görünüşe göre ATP üreten tepkimeler, fazladan hidrojen iyonu ortaya çıkararak kasların pH'ını düşürse de hidrojenler laktat üreten adımdan gelmiyor. Üstelik eksik hidrojen iyonuyla laktat, laktik asidin aksine baz özelliği gösterir, yani ortama bu iyonları vermek yerine ortamdan onları alır. Bu durumda laktat, ortamdaki hidrojenlerin bazılarıyla bağ kurarak kasları daha az asidik hâle getirir.
Günümüzde, yoğun egzersizlerden sonraki günlerde deneyimlenen kas ağrılarının doğrudan laktatla ilişkili olmadığı biliniyor. Bilim insanları, bu ağrıların kaslardaki mikroskobik yırtılmalardan kaynaklandığını düşünüyor.
Levent Aslan
Kaynak : Discovery.com
Yorum Yap