NEDEN KARANLIK MADDE VE KARANLIK ENERJİ HAKKINDA HİÇ BİR ŞEY BİLMİYORUZ?
Hassas Kozmoloji çağına buyrun…. Evren hakkında bilmediğimiz herşeyi büyük bir hassasiyetle ölçebildiğimiz bir konumdayız. Karanlik madde nedir? Karanlık emerji nedir? Neden karanlık denmiştir? Evrene yönelik bu iki soruyu irdeliyoruz bu yazımızda.
Kökeni Yunancadan (cosmologia) gelen kozmoloji sözcüğünün çağdaş anlamı evren bilimi demektir. Oysa tarih boyunca eski bir sözcük olan kozmoloji bilim, felsefe, ezoterizm ve din gibi farklı disiplinler tarafından araştırma konusu olmuştur. Günümüzde fiziksel kozmolojiyi kastettiğimiz bu sözcüğün kapsadığı alan astronomiden biyolojiye, fiziğin her türünden matematiğe kadar uzanmaktadır. Doğal olarak içinde bulunduğumuz Dünya’nın ve uzayın kapsadığı herşeyin orijini, tarihi, evrimi kozmolojinin kapsamında kalır. Bu sayede nereden gelip nereye gideceğimizi kestirmeye çalışırız.
Modern kozmoloji, yaklaşık yüz yıl önce astronom Edwin Hubble'ın iki olağanüstü şeyi keşfetmesiyle başladı: Bizden çok uzaklarda çok sayıda galaksi var ve bunlar bizden uzaklaşıyorlar. Hubble böylece evrenin çok büyük olduğunu ve gittikçe genişlediğini keşfetti.
Modern kozmoloji, uzun zaman önce evrenimizin bugün olduğundan daha küçük, daha sıcak ve daha yoğun olduğunu belirten büyük patlama teorisine (Big Bang Theory) dayanmaktadır. Bu çok basit ifadeyi destekleyecek sayısız kanıtımız var ama bu, evrenin nasıl çalıştığına dair her şeyi anladığımız anlamına gelmiyor. Daha doğrusu yetmiyor evrenle ilgili, mikro ve makro kozmosla ilgili herşeyi anlamaya.
Aslında, anlayışımızda göze batan iki büyük boşluk var. Bunlardan biri 1970'lerde keşfedilen karanlık madde olarak adlandırılıyor. Söyleyebileceğimiz kadarıyla, karanlık madde, gizemli bir kimliğe ve özelliklere sahip yeni bir tür parçacıktan yapılmıştır. Karanlık madde, ışıkla veya normal maddeyle etkileşime girmez, ancak evrendeki tüm kütlenin büyük çoğunluğunu kaplar. Diğer bir deyişle hiç bir elektronik tespit cihazına yakalanmayan ama varlığı kütçekimsel olarak tespit edilebilirn maddelere karanlık madde diyoruz.
Diğer dev boşluğa ise karanlık enerji diyoruz. 1990'ların sonunda iki astronom ekibi, evrenin genişlemesinin gittikçe hızlandığını keşfetti. Evrenimiz sadece her geçen gün daha da büyümekle kalmıyor, aynı zamanda her geçen gün daha hızlı ve daha hızlı büyüyor. İşte bu noktada da neler olup bittiğine dair hiçbir fikrimiz yok, bu yüzden bu etkiyi karanlık enerji olarak adlandırdık. Nasıl oluyor da galaksileri birbirinden hızla uzaklaştıran bir enerji oluyor?
Hızlandırılmış genişlemeyi hesaba katmak için, karanlık enerji tüm evrendeki tüm kütle enerjisinin neredeyse %70'ini kaplar ve karanlık madde de dahil olmak üzere diğer her şeye tamamen hakim olur. Yani modern kozmoloji biraz garip bir yerde.
Büyük patlamanın bize gösterdiği büyük resmi anlıyoruz ve evrenin yaşının 13,77 milyar olduğu veya tüm hidrojen atomlarının sadece bir düzineyken evreninin oluştuğu gibi bazı harika ifadeleri kendinden emin bir şekilde yapabiliyoruz. Tüm bu çarpıcı ifadeleri bol miktarda kanıtla destekleyebiliriz, bu nedenle sağlam bir zeminde olduğumuzu biliyoruz. Ancak, evrenimizin içeriğinin büyük çoğunluğu hakkında hala bir anlayıştan yoksunuz. Bu konuda çokça teori ortaya atılsa da ortada destekleyici very bulunmuyor.
Nasıl davrandıklarını biliyoruz ama ne olduklarını bilmiyoruz. Modern kozmolojideki oyunun adı, karanlık maddenin ve karanlık enerjinin özelliklerini olabildiğince kesin bir şekilde ölçmeye devam etmek ve ilginç bir şeyin ortaya çıkmasını ummaktır. En güncel sonuç, yaklaşık 1.500 süpernovanın kesin konumlarını ölçen PANTHEON+ araştırmasından geliyor.
Verileri kullanan çalışmanın arkasındaki ekip, evrenimizin % 66,2'sinin karanlık enerji ve % 33,8'inin karanlık madde ve normal madde (çoğu karanlık madde olmak üzere) olduğunu buldu. Ne yazık ki, PANTHEON+ iş bu ikiz gizemlere geldiğinde herhangi bir sürpriz keşfetmedi, bu yüzden evreni durmaksızın kazmaya devam etmemiz gerekecek.
Karanlık madde ve karanlık enerjinin ne olduğuna dair araştırmalar bütün hızıyla sürecektir hiç kuşkusuz ve gün gelecek bütün detaylar öğrenilecektir. Kim bilir belki de Newton’un geliştirdiği Einstein’ın düzelttiği kütleçekim yaklaşımını değiştirmemiz gerekecektir. Ne de olsa evrenin sırrı maddenin içindeki sırda saklı.
LEVENT ASLAN
Yorum Yap