ERKİN KORAY BİR MÜZİK EFSANESİ
MAGAZİN ERKİN KORAY, BİR MÜZİK EFSANESİ
Türk rock müziğinin en özgün, en yaratıcı sanatçılarından biridir Erkin Koray, unutulmayan lakabıyla Erkin Baba. 24 Haziran 1941 tarihinde İstanbul Kadıköy’de doğdu, müzisyen bir annenin oğlu olarak.
Rock müziğinin sesi ve hatta Anadolu Rock 1960’lı yılların sonlarına doğru gürleşmeye başlar. Bu öncü görevi yürüten tabii ki Avrupa, Avrupa’da 1960 yıllar bazı otoritelerce müziğin rönesansı olarak adlandırılır. Rock müziğinin felsefesi itirazdan doğar. Kamuya, genel düzene yalana dolana ve sevgisizliğe… Dünyanın her yanında yaklaşım aynıdır, çiçek çocuklar (hippy gençliği) ve onların sanatı özellikle müziği bu yaklaşımdan doğmuştur. Onlar savaş yapmak yerine aşk yapmayı tercih eder hem giyimleriyle hem eylemleriyle savaşan devletleri ve onlara destek verenleri şiddetle protesto ederler. Henüz İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı tahribat unutulmamış, aksine Kore Savaşı ve Amerika’nın Vietnam’ı işgal çabaları protestoların müziğin kanına işlemesine neden olmuştur.
Sanat toplumdan bağımsız olmuyor, normal değil mi bu? Sanatçı da toplumun bir bireyi değil midir zaten? İşte bir çok müzisyen savaşlar, toplumlar ve diğer konular hakkındaki duygu düşüncelerini müiğe aktarırken ortaya çok sayıda birbirinden güzel eserler çıktı.
Benzer gelişmeler ülkemizde de başlamıştı. İşte müziğin kanına işleyenlerinden biri de Erkin Koray’dı. Bizim kültürümüzle batı tarzını öylesine harmanladı ki ortaya unutulmaz eserler çıktı. Kimiyle güldük oynadık kimiyle kahırlandık kimiyle protesto ettik ama her birinde melodiler kulaklarımızdan hafızalarımızdan hiç gitmedi.
Erkin Koray adeta müzikle yoğrulmuş bir eve doğmuştu. Annesi Belediye Konservatuarında öğretmendi ve bir piyanistti. Erkin’in daha 5 yaşında piyano dersleri almasını sağladı. Ancak Erkin Koray ne yaptı? O da onun ruhundaki protest yanın ortaya çıkmasıydı belki, gitarı seçti. Kim bilir belki de gitar kendisine daha cazip, canlı ve hareketli görünmüştü o zamanlar.
Erkin Koray’ın rock müzikle tanışması lise yıllarına rastlar. Alman Lisesi’nde kurdukları grupla ünlü rock'n roll ezgilerini çalmaya başlarlar önceleri. Bu dönemde Türkiye'de bu tarz müzik yapan tek topluluk Deniz Harp Okulu Orkestrası idi! Koray ve arkadaşları çalışmalarını sürdürürken önlerine büyük bir fırsat çıkar:
1957'de Galatasaray Lisesi'nde bir konser.
Koray ve arkadaşlarının konserde çaldıkları parçalar şöyleydi.
1) Ain't That a Shame - Fats Domino
2) Whole Lotta Shakin' Goin' On - Jerry Lee Lewis
3) Hound Dog - Elvis Presley
4) I'm Walkin' - Fats Domino
5) Don't Be Cruel - Elvis Presley
1972 Yılında İstanbul'da bir konserde Erkin Koray
Türkiye’deki müzik gelişimine paralel değil öncü görevini üstlenen Erkin Koray’ın o ilk konserinin izleyicileri arasında çok önemli bir isim vardı. O gün henüz ortaokul ikinci sınıf öğrencisi, Barış Manço. Barış Manço da yıllar sonra çok ünlü bir yıldız olacaktır. (Tabii ki ayrı bir yazının hatta yazıların konusu olacak kadar da uzundur hayatı ve başarıları tıpkı Erkin Koray gibi.)
İlk single'ı "Bir Eylül Akşamı" 1962'de henüz konservatuvarda okurken kaydedildi ve yayınlandı. Bu parçanın melodisi ünlü Rolling Stones grubunun 1966’de piyasaya sürdüğü "Paint It Black" isimli savaş karşıtı parçasına esin kaynağı olmuştur. Erkin Koray okul bittikten sonra askere alınır ve Eskişehir'de Hava Kuvvetleri Caz Orkestrası'nda görev yapar. Bu süre zarfında Türk Halk Türkülerini daha iyi tanır ve Batı ezgileriyle yorumlamaya başlar. Sürekli bir araştırma kendisini geliştirme ve yenilik peşinde koşan Erkin Koray askerlik yıllarında bir başka single daha yayınladı ve bu da tamamen klasik rock n roll tarzındaydı.
Bu tarihten sonra Avrupa kültürünü araştırmak ve müziklerini daha iyi tanımak için Avrupa’ya gitti. Üç yıllık bir araştırma sürecinden sonra ülkeye döndü. Orada Pink Floyd’un öncülüğünü çektiği Psychedelic tarzı görmüş ve etkilenmişti. İşte 1967 yılında sürülen kırkbeşliğin bir yüzündeki “Kızları da Alın Askere” bu etkileşimden ortaya çıkmıştır. Türk ezgilerini hemen hiç bir parçasında terk etmeyen Koray bu parçasında da Psikedelik (Türkçeye girmiş haliyle) tarzı bizden ezgiler de katmıştır. Bu 45’liğin diğer yüzünde "Aşk Oyunu" nu buluyoruz. Tarz aynı, etkileyicilik ve yaratıcılık üst seviyede. Erkin Koray’ın bilinirliği özellikle “Kızları da Alın Askere” ile iyice artmıştır.
Erkin’in yeni fiziksel görünümü biraz once değindiğimiz Çiçek Çocuklar’ın (Hippy) tarzını yansıtıyordu. Uzun saçlı popüler erkeklerden ilki bile olabilir Erkin Koray. Ardından Cem Karaca ve Barış Manço da aynı tarzı benimsemiştir gerek görünüm gerekse sanatsal açıdan. Hippi tarzına olan ilgisini yansıtan ve yine bu dönemde çıkan single'ları “Salı Öğleden Sonra” bulunmaktadır. Bu parça Türk enstrümantal halk ezgisinin psychedelic bir yorumudur ve Moody Blues'un Tuesday Afternoon isimli parçasının Türkçe sözlerle yapılmış bir cover’ıdır (yeniden yorumlanmış düzenlemesi).
Erkin Koray Dörtlüsü isimli grubu 1967 yılında kuran Erkin Koray ilk önemli başarısını bu grupla yakaladı ve 1967 -1968 yılarında dört önemli single yaptı. 1968 yılında Hürriyet Gazetesi tarafından yapılan "Altın Mikrofon" yarışmasında yerini aldı. Bu yarışmada 4. olan Erkin Koray'ın yarışmadaki şarkıları "Meçhul" ve "Çiçek Dağı" daha sonra bir plak şirketi tarafından piyasaya çıkarılarak 800 bin adet gibi büyük tiraj yaptı. Grubu ile bir yandan konser verdi, bir yandan da Kulüp, Bar gibi çeşitli mekanlarda çalışmaya devam etti.
1969 Yılından Yeraltı Dörtlüsü ile Bir Kare
Bir yıl sonra 1969’da, “Yeraltı Dörtlüsü” isimli grubu kuran Erkin Koray grupla birlikte Cihangir’de kiraladıkları bir dairede çalışmalarına başladı. Grubun adı bile Koray ve arkadaşlarının ilgi alanlarını açıkça ortaya koyuyordu: Yeraltı Dörtlüsü! Bu grup, Türkiye'de psikedelik müziğin en çarpıcı örneklerini vermiş, her zaman Koray'ın en ünlü grubu olmuştur. Bu grupla birlikte kaydettiği 8 single'ı arasında “Sana Birseyler Olmuş” (Land of a Thousand Dances'ın Türkçe sözlerle yapılmış cover'ı), "İlahi Morluk", "Senden Ayri", "Meçhul" ve "Gel Bak Ne Söylicem", hepsi psikedelik klasikler ve bazıları bugüne kadar verdiği konserlerde set listesinde yer alıyordu. Bu açıdan bakıldığında özellikle "İlahi Morluk" benim tavsiye listemde de bulunuyor.
Yeraltı Dörtlüsü’nde kimler bulunuyor? Tabii ki Vokal ve solo gitarda Erkin Koray bulunuyordu. Bas gitarda Aydın Buyar Şencan, gitarda Ataman Hakman bulunuyordu. Grubun davulcusu ise Sedat Avcı’ydı.
Altın Mikrofon yarışmasındaki dördüncülükle gelen ilk önemli başarıyı, 60'lı yılların sonlarına dek ardı ardına gelen: "Anma Arkadaş" (1967), "Hop Hop Gelsin" (1968), "Sana Bir Şeyler Olmuş" (1969), "Seni Her Gördüğümde" (1969) “Yalnızlar Rıhtımı” (1969) gibi hepsi büyük beğeni toplayan parçalar takip etmiştir. Erkin Koray Türk Rock Müzik tarihine adını altın harflerle yazdırmaya başlamıştır. Kendine özgü müzik çizgisiyle en verimli yılları 1960’ların sonlarıyla 1980’lere uzanan geniş bir zaman dilimidir. Bu yıllarda yeni birbirinden güzel parçalar gelecektir müzik dünyasına.
Yeraltı Dörtlüsü'nün dağılmasından sonra, 1971 yılında psychedelic damarına daha çok inen Süper Grup adlı başka bir grubu bir araya getirdi. Grupta bir eski Yeraltı Dörtlüsü üyesi vardı ve sadece iki single çıkardılar. Her ikisi de Erkin Koray'ın o zamanlar çok iyi arkadaş olduğu iki Türk arabesk türkü yazarının ezgilerini içeriyordu. “Yağmur”, söz yazarının o zamanki kız arkadaşı tarafından çoktan söylenmişti ve büyük bir hit olmuştu ancak Koray'ın versiyonu ise Türk rock müzik severler arasında bir kült haline geldi.
Yağmur, Erkin Koray'dan dinlemenizi istediğim önemli cover'lardan biri...
Bu arada diğer single “Goca Dünya”nın bestecisi Orhan Gencebay, Türkiye'deki sözde arabesk müzik sahnesinin belki de en büyük ismiydi. Süper Grup'un dağılmasından hemen sonra Koray, Türk psychedelic-underground müzik sahnesinin bir diğer önemli grubu olan Bunalim'in eski üyeleriyle 1972 yılında kısa ömürlü bir grup olan Ter'i kurdu. Bu gruptan beklentisi çok yüksek olmasına karşın, Züleyha ile birlikte Gencebay'ın bir başka şarkısı “Hor Görme Garibi” düzenlemesini çıkarabildiler (ve öncekinden farklı olarak bu parça Gencebay'ın kendisi tarafından hit olmuştu).
Hor Görme Garibi’nin çıkışından sonra Ter ile Erkin Koray Yollarını ayırdı. Bu arada Mesafeler isimli bir psikeldelik single daha geldi ki bu parça usta müzisyenin kendini aşarak ne kadar mesafe aldığını da müzikseverlere göstermiş oldu.
Bir not olarak belirtelim usta sanatçı genellikle bu parçayı (Mesafeler) konser set listesine dahil eder ve süreyi on ila on beş dakika uzatır.
1970-1974 yılları arasında Türkiye müzik listelerinde üst sıralarda yer alan klasikleşmiş birçok esere imza atmıştır. "İlahi Morluk", "Aşka İnanmıyorum", "Mesafeler", "Züleyha", "Silinmeyen Hatıralar", 1974'te "Şaşkın", "Fesuphanallah" bu dönem eserlerindendir.
“Şaşkın”, geleneksel bir Mısır halk şarkısı olan Dabke'nin ezgisinden esinlenilerek yapıldı ve hiçbir rock enstrümanı içermiyordu hatta Koray'ın imzası olan gitar bile çalmıyordu ve folk-arabesk bir yöndeydi. Hayranlarının ve müzik basınının kafa karışıklığı arasında, aşağı yukarı aynı tarzda, bazen şarkıyı rock'a yaklaştıran küçük gitar ve davul çalışmaları içeren 4 single daha yayınladı. Bu arabesk-folk plaklarının tam ortasında, Yeraltı Dörtlüsü günlerinden bazı müzisyenlerin yer aldığı bir başka ağır saykodelik tekli (single) olan “Krallar”ı çıkardığı zaman yıl 1974’dü. Aynı yıl “Elektronik Türküler” isimli derleme olmayan ilk Long Play’ini (Uzunçalar) çıkardı.
Erkin Koray 1974-1984 yılları arasında Almanya Hollanda ve Kanada’da yaşadı. O yıllarda Türkiye’ye gelmeyi de ihmal etmedi. Kısa sureli gelişlerinden başka yurt dışında yaşadığı döneme ilişkin fazla bilgi olmayan Koray, “Fesupanallah”, "Estarabim", "Arap Saçı", “Gönül Salıncağı” , “Sevince”, “Sanma” gibi çok bilinen eserleri yayımladı bu dönemde. 1977 yılında kurduğu Erkin Koray Tutkusu adlı LP ve aynı adlı gruptan sonra, kısa süreli beraberlikler dışında başka grup kurmadı.
1982'de çıkan “Benden Sana” adlı bir sonraki albümde Erkin Koray bu kez Hint müziği denemeleri yaptı. Almanya ve İstanbul'da Türk ve Hintli müzisyenlerin yardımıyla kaydedildi ve daha önceki iki hitinin yeniden yapımlarını içeriyordu (bu yeniden yapım geleneğini önümüzdeki yıllarda da sürdürecekti).
1983 yılında “İlla ki” çıktı. Bu albüm Yeraltı Dörtlüsü oncesi erken psikedelik döneminden kalma iki parçasının yeniden yapımını da içeryordu. Albüm aranjman açısından oldukça zengindi. Bir saz ustasının çaldığı bağlamadan başka geriye kalan tüm enstrümanları kendisi çalarak tek kişilik orkestra olma yolunda bir adım daha ilerlemiş oldu bu albümle.
1986'da yayınladığı "Gaddar" albümüyle ve albüme ismini veren Gaddar adlı parçayla yine büyük beğeni toplamıştı. 1987’de Çukulatam Benim, 1989'da Hay Yam Yam albümleri çıktı. Bu albümde klip çektiği “Hayat Katarı” şarkısı Kemal Sunal’ın rol aldığı “Abuk Subuk Bir Film” adlı filminde kullanıldı. 1990 yılında eski ve yeni şarkıların karışık bulunduğu “Tamam Artık” albümünü piyasaya sürdü.
80'lerin ortalarında ve sonlarında vasatın altında albümler ve 1991'de tek kişilik bir canlı albüm çıkardıktan sonra, 1996'da “Gün Ola Harman Ola” ile muhteşem bir geri dönüş yaptı. Yeraltı Dörtlüsü ve Ter günlerinden eski dostları vardı bu albümde yanında. Müzikalite açısından birinci sınıf olan albümde yenilik adına belki çok az ilerleme vardı. Örneğin “Akrebin Gözleri” ve “Mezarlık Gülleri” bu albümün en vurucu parçalarından olmuştur.
Devam eden konserlerin yanı sıra 1999'da bir albüm daha yaptı ve bu albüm en sonuncusu albüm olmaya devam ediyor. Devlerin Nefesi, onun nihai yeniden yapım albümüdür, parçaların yarısından fazlası eski hitlerin veya bilinmeyen klasiklerin yeni versiyonlarıdır. Ancak aranjmanlar daha ilerici bir tarzdadır. Bu nedenle progressive rock meraklıları kesinlikle beğenecek bir şeyler bulmaktadır. Örneğin “Krallar” muhteşem bir psikedelik tarz örneğidir. “Çöpçüler” i söylemeye gerek bile yok bu gün herkesin dilinde popüler bir parçadır.
Geriye dönük baktığımızda Erkin Koray dönemin türkü, türk sanat müziği gibi eserlerini underground tarzda yorumladığını bunu yaparken de dönemin yenilikçi biraz da dinleyip kafasında o uyumu yakalayamayan çoğunluğun garipsediği psikedelik (psychedelic) türe yönelmiştir. Bu çalışmaları yaparken grubuyla kiraladığı komün evlerinde batı rock müziği ve doğu müziği hakkında ciddi araştırmalar yapmış ve ortaya çıkan iki kültürün müziğinin sentezlenmesidir.
Aynı evde yaşayan müzisyenler, müziklerindeki deneyselliğin haricinde, fikri ve felsefi yolculuklarında da derin arayışlar içerisindedir. Yeraltı Dörtlüsü'nün beraber yaşadığı ev, bir felsefe ve müzik üssüne dönüşmüştür. Diğer bir deyişle onlar 1970’lerden bu günlere uzanan fikirsel yolculuğun temsilcileridir.
Sıra dışı şarkı sözleriyle, kendisine özgü vokaliyle, uzun saçları ve giyim tarzıyla yenilikçi Erkin Koray başka bir çok neden öne sürülerek dönemin yayın tekeli olan Türkiye Radyo Televizyon Kurumu TRT tarafından dışlanmıştır. Eserlerinin tamamına yakın kısmı özel yayın kuruşları ortaya çıkana kadar TRT denetimi tarafından yayımlanmaya uygun görülmemiştir. Bu durum Koray'ın dinleyici kitlesinin sınırlı kalmasına yol açmıştır.
Erkin Koray'ın hayatı genellikle ekonomik sıkıntılarla geçmiştir. Son derece popüler olan çalışmaları ne yazık ki onu maddi açıdan rahatlatmaya yetmemiştir. Erkin Koray gibi dönemdaşı birçok özgün sanatçı, o dönemlerde belirsiz olan telif hakları, sınırlı çalışma olanakları, sağlıksız bir yapıya sahip olan müzik piyasası ve müzik dinleyicisinin düşük alım gücü gibi nedenlerle bu sıkıntılardan kurtulamamışlardır. Bunlardan bazıları bu nedenle müziği bırakmış, daha iyi koşullar elde edebilecekleri işlerle uğraşmışlardır. Erkin Koray telif hakları en çok ihlal edilmiş sanatçılarımızdan biri olmuştur. Bu nedenlerle nerede ise hiçbir zaman arzu ettiği yapımları gerçekleştirecek parasal kaynak bulamamıştır.
Erkin Koray parçalarından biri olan sözleri Selahattin Sarıkaya’ya ait Anma Arkadaş, Ogün Sanlısoy’un 7 Şubat 2011 tarihinde çıkardığı “Ben” isimli albümünde yer almıştır. Sanlısoy bu parçayı rock versiyonu olarak yorumlamıştır.
Erkin Koray müzikli mekanlarda konserlerine devam etmektedir. Kendisine sağlık ve uzun ömür diliyorum.
Levent Aslan.
Evet kendisine sağlıklı ve uzun bir diliyorum diyerek kapattık yazımızı ancak kendisi 07/08/2023 tarihi itibarıyla uzun süredir yaşadığı Kanada'nın Toronto şehrinde kaldırıldığı hastanede hayata gözlerini yumdu. Bizi de üzüntümüzle başbaşa bıraktı. İşte Erkin Koray'ın sevdiklerine bıraktığı son mektup.
"Canlar! Yaşlanıyoruz herhalde artık… Size bir-iki söyleyeceğim bir şey var, onu da söyleyeyim de… Neme lazım. Bu arada Kanada seyahatimle ayrı kaldığımız süre içinde, tabii ki yeni eserler yaptım. Bunların hepsini kızım Damla’ya, Kanada “Weagle Records” firmasından size ulaştırması için bırakıyorum. Belki ‘Niye sen kendin çıkarmıyorsun?’ diyeceksiniz…
Valla, memleketin bu hukuki arızaları bende hiç heves bırakmadı. Sizin de kazanmış olduğunuz mahkeme dosyalarınızın üzerine bir çizgi çekip, çapulcuya ‘Sen devam et” dense, sizde de aynı şey olur! Düşünebiliyor musunuz? Herif pembe plak kapağı yapmış. Kendi ruhunu yansıtıyor herhalde. Benim onayım yok, normal olarak. Zaten plak üzerinde onayı alınan herhangi bir şey de yok. O yüzden bu işi kızıma bırakıyorum. Onun sinirleri benimkinden daha sağlam. Daha doğrusu ben ona, bu işlere sinirlerini bozmamasını telkin ettim. Eserlerin adlarını özellikle şimdiden söylemiyorum. Sebebi var: “A” desem, ANNEN diye plak çıkartırlar yarın; söz ve müzik: Erkin Koray, diyerekten… Söyleyeceklerim bu kadar. Sizleri ne kadar sevdiğimi tarif edemem. Mutlu yarınlar dilerim. Erkin Koray…”
Kaynaklar:
ERKIN KORAY discography and reviews (progarchives.com)
Erkin Koray Kimdir? - Erkin Koray Hayatı ve Biyografisi (haberler.com)
https://tr.wikipedia.org/wiki/Erkin_Koray_diskografisi
https://wannart.com/icerik/31898-erkin-koray-ve-yeralti-dortlusu
Bu kitabın imzalı bir fiziki kopyasına sahip olmak için altta bulunan banka bilgilerine ödeme yaptıktan sonra ödeme bildiriminde bulunabilirsiniz
Yorum Yap