DOGONLARIN UZAYLI ZİYARETÇİLERİ

DOGONLARIN UZAYLI ZİYARETÇİLERİ

İlkel bir Afrika kabilesi, basit bir dürbünden bile habersiz olduğu zamanlarda kaynağı hiçbir zaman bilinmeyen astronomik buluşları nasıl yaptı? Dogonlar, hiçbir alet olmaksızın Sirius yıldızını, uydusunu, yörüngesini ve yörüngeyi tamamlama süresini nasıl biliyorlardı? Dogon gibi ilkel bir kabile Sirius B’nin yoğunluğunu bilmek gibi önemli bir astro-fizik bir veriyi nasıl edindi? Uzaylılar Dünya’mıza daha önce gelmişler miydi?

Dogonlar, Mali'nin güneydoğusunda, kayalık Ploto'da dağ eteklerine seyrek olarak yerleşmiş, çiftçilikle uğraşan kabile insanlarıdır. Ancak kültürlerini, sanatsal çalışmalarını, dini inançlarının yanı sıra astronomi bilgilerini koruyarak bu günlere ulaşmış bir kabileden söz ediyoruz. Özellikle yüzlerce benzeri toplumdan daha gelişmiş astronomik bilgilerine sahip oldukları görüldü yapılan araştırmalar sonrasında. Uygarlıklarının teknolojik seviyesiyle çelişen bu bilgiler o kadar gizemlidir ki, hiç fazla kafa yormadan kolay bir şekilde dünya dışı zeki canlıların varlığı kabul edilebilir. Ama yine de duruma yakından bakalım!

Dogonları 30 yıl boyunca araştıran ve ilk kez 1931'de bu araştırmaya başlayan Alman Antropolog Dr. Marchel Griaule (1898-1956) ve Fransız Antropolog Germaine Dieterlen (1903-1999), Dogonları inceleyen ilk batılı bilim insanlarıdır. Çalışmalar sırasında antropologlar, Dogonların mitlerini, eski geleneklerini taradılar ve çok uzak bir yıldız olan Dog Star'ın "Sirius" adı verilerek resimlenmiş olduğunu buldular.

 

Po'nun gücü

Dogon rahiplerine göre; Sirius adını verdikleri bu yıldızın yörüngesinde, gizli bir yıldız daha vardı ve yörüngesini tamamlaması 50 yıl sürüyordu. Bu gizli yıldızın adı "Po" idi. Dogonlara göre, Po yıldızı tuhaf ama çok dayanıklı "Sagala" adı verilen bir metalden oluşuyordu ve ağırlığı dünya üzerindeki bütün demirlerin ağırlığından fazlaydı. Germaine Dieterlen, 400 yıllık Dogon yazıtlarında, çok kereler Sirius'a ve uydusu Po'nun tasvirlerine rastladı. Dogon inançlarına genel olarak folklorik veya mitolojik tasvirler olarak bakabiliriz ve bunu kabul ederek devam edersek sarsıcı sonuçlara daha kolay ulaşırız, çünkü modern bilime göre Sirius ve Po gerçektirler. Sirius yıldızının, gerçekten de şu anda Sirius B adında bir uydusu vardır. Ama bu yıldız o kadar küçüktür ki, çıplak gözle görülmesi olanaksızdır ve 1862'ye kadar da astronomi literatürüne girmemişti.

Şimdi Sirius’lar hakkında kısa bir bilgi vereyim. Sirius A, gece gökyüzündeki en parlak yıldız olarak görünür ve Sirius B, onun etrafında dönen beyaz cüce yıldız olarak bilinir. Sirius B'nin varlığı, teorik olarak zaten astronomlar tarafından öne sürülmüştü, ancak teleskoplarla gözlemi oldukça zordu. Yani bunu bilmek için optik biliminin gelişmesini ve Alvan Clark'ın 1862 yılında Sirius B’yi kendi geliştirdiği teleskopla görmesine kadar beklememiz gerekiyordu.

Sonraları çalışmalar göstermiştir ki; Sirius B adlı uydu, Sirius yıldızının etrafında eliptik bir yörünge çizmektedir. Yörüngesinde bir turunu 50 yılda tamamlamaktadır. Uydu büyük yıldızdan 100.000 kez daha karanlıktır. İlk kez 1970'te fotoğraflanabilmiştir. Yani sonuç olarak Sirius ve uydusu Sirius B'nin varlıkları bilimsel olarak kesindir. Öyleyse, ilkel bir kabile olan Dogonlar, hiçbir alet olmaksızın bu yıldızı, uydusunu, yörüngesini ve yörüngeyi tamamlama süresini nasıl biliyorlardı? Daha da garibi, bu yıldızın çok ağır bir kütleye sahip olduğunun bilimsel olarak ancak 1926 yılında bulunmasından çok önce, Dogonlar Sirius B'nin bu denli ağır olduğunu nasıl biliyorlardı?

Bilimsel bulgulara göre, bu yıldızın bir metre küpü 20.000 ton civarındadır yani toplamı değil dünyanın tüm demirlerinden, tüm dünyadan daha ağırdır. Dogon gibi ilkel bir kabile nasıl oldu da böylesine önemli astro-fizik bir veriyi edindi? Daha ötesi de var üstelik; Dogonların diğer bir bulguları da Sirius B'nin Sirius'a yaklaştığında daha parlaklaştığını ve bunun yörünge içinde senede bir tekrarlandığını söylüyorlar. Kim bilir, eğer henüz ele alınmayan diğer yazıtlara bakarsak, belki de modern bilimin hala keşfedemediği bazı bulguları daha elde edebileceğiz.

 

Yıldızları Görmek

Sirius B hakkında bilgileri kapsayan Dogon yazıtları, birçok astronomun ilgisini çekebilir. Fakat onları daha çok ilgilendiren şey ise şimdilik raporlara geçmemiş bulgulardır. Griaule ve Dieterlen, Dogon inancında, Sirius'un yörüngesinde ikinci küçük bir uydudan ve bu uydunun Sirius B'nin açısından farklı bir açı çizdiğinden ve elips şeklinden farklı bir yörüngeye sahip olduğundan bahsedildiğini buldular. Dogonlar, bu küçük yıldıza kadınların güneşi anlamına gelen "Enome Ya" adını vermişlerdi. Acaba astronomi, bu bilgiyi resmen açıklamadı da saklıyor mu?

1920'lerde birçok astronomun böyle bir yıldız gördüğünü ve Sirius C adını verdiklerini biliyoruz ama bu buluş nedense kayıtlara geçmedi. Acaba bulgular, astronomik ilerlemeden daha öte bir şey ifade ediyor olabilir mi? Üstelik son araştırmaları dikkate alırsak, Dogonların söyledikleri akla uygun. Eğer Sirius C varsa ve Sirius B'den daha parlaksa, yıldız kırmızı cüce yıldızlar grubuna girer ki, bu tür yıldızlar, birçok astronomun ilgisini çekecektir. Ayrıca bunlar periyodik olarak alev alır yani parlar ve sonra tekrar normale dönerler. Eğer periyodik alevlenme 1920'lerde gerçekleştiyse, astronomlar bunu görmüş olmalılar. Bunlar doğruysa, Dogonların böylesine sofistike bilgileri nasıl elde ettikleri sorusu yine değişmeyecek ve karşımızda duracaktır. 1970'lere kadar bu tür yıldızların patlama yetileri, Griaule ve Dieterlen'in Dogon yaşlılarıyla konuşmasından önce bilinmiyordu. Daha önemlisi, Londra Üniversitesi astronomlarından Dr. Richard Donnison ve Iwan P. Williams, 1978'de yayınladıkları bilim dergisinde, eğer Sirius C varsa, hesaplara dayanarak bu uydunun yörüngesinin tam olarak elips değil de Dogonların tasvir ettiği gibi dairesel olabileceğini açıkladılar. Dogonlar bir kez daha doğrulanıyordu, acaba tümü sadece bir rastlantı mıydı? Eğer Dogonların Sirius keşiflerini bu yolla açıklamayı düşünürsek, o zaman bu kabileyle ilgili daha birçok başka rastlantı karşımıza çıkacaktır. Bu da özgün kuralıdır çünkü...

Jüpiter'den Ötesi

İşleri daha da karıştıran bur başka durağa geliyoruz şimdi; Bu ilkel kabilenin rahiplerinin bulguları Sirius'un dışına da çıkıyor. Dogon rahipleri Fransız antroploğa Jüpiter'in 4 uydusu olduğunu Satürn'ün halkalarla çevrili olduğunu, Dünya'nın yuvarlaklığını ve bir yörüngede döndüğünü uzun uzun anlattılar. Hatta, galaksilerden, yıldızlardan, Samanyolu'ndan bile söz ettiler. Jüpiter'in uydu sayısı dışında tüm bilgiler kesinlikle doğruydu. Fakat bunların hiçbirisi, bu kadar ilkel bir toplumda, teknoloji olmadan elde edilecek bilgiler değildi. Ve hatta, Jüpiter'in uyduları hakkındaki bilgileri de yanlış sayılmaz. Çünkü Jüpiter'in bir düzineden fazla uydusu olmasına rağmen ancak dördü gerçekten uydu olarak kabul edilebilecek formda ve özellikte.

Dogonların inanılmaz astronomi bilgisi, bazı astronomların ilgisini çekmişse de bilim dünyasında hakettiği gerçek ilgiyi bulamadı. Griaule ve Dieterlen, Dogonlara bu bilgiyi nasıl elde ettiklerini sorunca, Dogonlar şaşırtıcı bir cevap verdiler. Dogonlara göre; çok yıllar önce ataları gökten gelen garip yaratıklar tarafından ziyaret edilmişler ve bilgileri buradan almışlardı. Dogonlar bu ziyaretçileri; kısa ve tıknaz, balık kuyruklu ve insan başlı olarak resimlemişlerdi, yaratıklar tozu dumana katarak büyük bir gürültüyle yere inmişlerdi. Ayrıca yıldıza benzer bir nesne havada kalmış ve beklemişti. Bu yere inen bölüm, uzay mekiği ve yukarıda kalan ise ana gemi miydi? İşte bu cevaplar ve yapılan Ufolojik tahminler, birçok astronomun Dogon gizeminden uzaklaşmasına neden oldu. Fakat sadece tek bir kişi bu garip topluluğu 8 yıl boyunca inceledi. Ingiltere Kraliyet Astronomi Derneği üyesi olan bu adamın adı, Robert Temple idi ve 1976'da Dogonlar'dan edindiği bilgileri, "Sirius Gizemi" adlı kitapta yayınladı. Kitapta Temple sadece Griaule ve Dieterlen'in incelemelerine değil ayrıca kendi analizleriyle beraber Dogonların anlattıklarına da yer vermişti ve Temple, Dogonlar'ın bilgisinin Mali'ye yerleşmeden çok önce var olduğunu, uzaylı yaratıkların bu bilgileri verdiklerini ve eski Mısır'da da Sirius'a ait bilgiler bulunduğunu anlatıyor. Ama hepsi bu değil. Aşağıdaki alıntıya bir göz atın; "Dogonların kültürel ve belki de fiziksel olarak antik Yunan'dan geldikleri düşünülüyor. Eski Yunanlılar'ın da Argonoutlar'dan yani mitolojik deniz gezginlerinden geldiği iddia ediliyor. Önce Lidya'dan batıya hareket etmişler, yüzyıllar sonra da Mali'deki Niger nehri kıyısına yerleşip, yerli zencilerle kaynaşmışlar. Dogonlar, en büyük gizemlerinin Mısırlı "Danaos" tarafından - Yunanlılar'a sonra Lidya'ya ve en sonunda da Mali'ye ulaştığını anlatıyorlar. Bu büyük gizem Sirius'la ilgili bilgileri de kapsıyor. Eski Mısır'ı inceledik ve gördük ki, MÖ 3000 yılında Mısırlılar Sirius'u biliyorlarmış."

Babil'in Balık Adamları

Temple çalışmalarında, Dogonların tanrı tasvirlerinin, suda yaşayan varlıklara ve diğer uygarlıkların, örneğin Akdeniz mitolojisinin tanrı tasvirlerine benzediğine de parmak basıyor. Ayrıca bu tanrılar toplumu eğiten öğretmenler gibi tasvir edilmiş ve suda yaşayabilecek organlarla resimlenmiş. Eğer Akdeniz, Dogonlar'ın oluştuğu yer ise, ziyaretçi tasvirlerinin suda yaşayan canlılara benzediğini düşünmek mantıklı. Kronolojik olarak buna benzer tasvirleri ilk kez Babil'in balık adam resimlerinde görürüz. Babilliler bunları "Annetodi" yani "Tiksindirici" olarak adlandırmışlardır. Yaratıkların tuhaf ve çirkin görüntüleri, onları Babil halkı arasına girmekten ve onlara medeniyeti öğretmekten uzak tutmuştur. Annetodilerin en büyüğü "Oannes"ti. Oannes'i yarı insan, yarı balık olarak çizmişlerdi. Sakallı bir adamın başının arkasında uzanan bir balık veya bir insan vücudunun gerisinde yer alan balık kuyruğu gibi bir uzantı. Babil inancına göre, bu su tanrısı, insanlara bir şeyler öğretmek için bir gün geri gelecek ve sonra suyun altından Pers çölüne kadar uzanacaktı. Yaratık bir su altı şehri olan Apsu'da yaşıyordu. Acaba Oannes, Dogonların ziyaretçi tanrısı "Nommo" muydu? Oannes'e benzer olarak Filistin'de de böyle bir tanrı tasviri bulundu. İnsan vücuduna sahipti, ama balık kuyruğu vardı ve adı "Dagon"du.

Daha batıda, Mısır'daki Pharos kenti ise "Yaşlı Deniz Adamı"nın evi olarak bilinirdi ve bu şehrin tanrısı Proteus adıyla anılırdı. Tanrı, okyanusların oğluydu ve bu tanrının tanımı Antik Yunan'a kadar uzanır. Geleneksel bir inanca göre; Proteus, Sirius yıldızının ateşinden korunmak için zaman zaman bir kafese saklanırmış. Tüm su ile ilgili tanrılar neyi anlatıyor bilmiyoruz. Belki de bu tanımlar, Dogon tanrısı Nommo'nun evrimini gösteriyor...

Temple'nin teorisi, iki ünlü ve önemli isim olan lan Ridpath ve Prof.Carl Sagan  tarafından kabul edildi ve onlara göre bu olay, uzaydan gelen ziyaretçilerle de yakından ilgili olmalıydı. 1920'lerin sonlarında Sirius B'nin varlığı ve kütle yapısı, batı dünyasının ilgisini çekmeye başladı. Bu dönemde Ridpath ve Sagan; ilgilenen insanlara Dogonları görmeye gitmelerini önerdiler. Çünkü Sirius B hakkındaki geleneksel mitleri bilimsel veriler toplamak için kullanabilirlerdi. Sonuçta 1931'de Griaule ve Dieterlan bu ziyareti gerçekleştirdiler.

 

Kültürel Kaynaşma mı?

İlk bakışta bu, makul bir çözüm gibi görülebilir. Aslında izole olmuş, ilkel bir toplumun, yabancı ziyaretçilerle ve devlet yetkilileriyle karşılaşıp, daha üst bir toplumun kültüründen etkilenmeleri ilk defa görülen bir şey değil. Bu yüzden birçok bilim adamı, Sirius bilinmeyeni için böyle bir açıklamayı tercih ediyor. Temple'e göre bu tür bir açıklama kusurlu görünüyor, 1990'da yazdığı "Fate" adlı makalesinde geriye dönüş yapıyor. Makalede, Mali hükümetine yazdığı bir mektuptan bahsediyor. Hükümete Dogon kabilesine ilk misyonerlerin ne zaman gittiğini sormuş. Mali hükümeti, misyonerlerin Dogonlara ilk ziyaretlerinin 1949'da gerçekleştiğini belirtmiş. Verilen tarih, antropologların Sirius hakkındaki verileri Dogonlar'dan öğrenmelerinden çok sonraki bir tarih. Bilindiği kadarıyla Dogon bilgileri 400 yıl öncesinden kalma ama tüm kanıtlara rağmen Dr. Dieterlan'ın yaptığı bu açıklama pek kabul görmedi.

Hepsi Açıklanacak

Temple'nin kuramı Dogonların Sirius hakkındaki bilgileri misyonerlerden veya devlet görevlilerinden aldığını tamamen reddediyor. Fakat Temple dahil, hiç kimse Dogonların bu bilgileri misyonerler dışında kimden edindiklerini açıklayamıyor. Bu bilgiler ancak bizden daha ilerde olan bir uygarlıktan gelmiş olabilir. Fakat bunun izini sürmek için ipuçları yok denecek kadar yetersiz görünüyor. Acaba geçmişin bir yerlerinde bilmediğimiz yerlerden gelen ziyaretçilerimiz mi var? Başımızın üstünde olup bitenlerden gerçekten haberdar mıyız? Daha da ilginci, Dogonlar kimler tarafından neden ziyaret edildiler ve yine gelecekler mi? Kim bilir, belki de geliyorlardır.

 

 

Şüpheciler Neler Söylüyor?

Robert Temple'ye göre, Doğu Afrika'da bulunan 100.000 kişilik Dogon kabilesi dünya dışı varlıklarla iletişim kurmuşlardı. Temple'nin temel kanıtı, Sirius yıldızının Sirius B ile ilişkisi olduğu bilgisinin Dogon kabilesinin kaynaklarında bulunmasıydı. Dogonlan Sirius yıldızının uydusu olan Sirius B'y ve bu uydunun yörüngesini 50 yılda tamamlandığını biliyorlardı. Dogonlar kendi inançlarını anlatmak için kum resimleri yapmışlardı.

 

 

Temple'ın sunduğu şekiller orijinal değildi, Dogonlar, Fransız antropologlara gerçek kaynaklarını göstermişlerdi. Dogonlar'ın çeşitli ilginç astronomik inançları da vardır. Örneğin; güneş merkezine ait sistem, oval uydular, Jüpiter'in uydularıyla ilgili bilgiler ve Satürn'ün etrafındaki halkalar. Eğer dünya dışı ziyaretçiler yoksa, Dogonlar bu kadar bilgiyi nereden aldılar? Teleskop ya da bilimsel bir donanım olmadan bu bilgileri nasıl topladılar? Prof. Carl Sagan, teknolojik olarak ilerlemiş medeniyetlerle bağlantı kurmadan Dogonlar'ın bu bilgileri elde edemeyeceklerini söylüyor. Bu medeniyetin, dış dünyadan ziyade dünyevi olduğunu da öne sürenler var. Dogonlar, astronomik gizeme ve gökyüzüne karşı meraklıydılar. Sagan'ın da söylediği gibi, 1920 ve 1930'larda bir Avrupalı Dogonlar'ı ziyaret etmiş olsaydı, Dogon mitolojisinin odağı ve gökyüzündeki en parlak yıldız olan Sirius'u içeren konuşmalar, astronomik olaylara dönüşürdü.

Daha da ötesi; Griaule'nin 1920'lerde Dogonlar'a yaptığı ziyaretten sonra, edinilen bilgiler bizi, hiçbir teknoloji olmadan bunların nasıl gerçekleştiği sorusuna götürüyor. Bu da ziyaretçilerin ve dış dünyanın tartışılması için iyi bir malzemedir. (Sagan, ayrıca bazı tartışmaları beyaz cücelerin doğasına bağlıyor. Örneğin; Sirius B aşırı derecede ağır beyaz cüce bir yıldızdır, m³'e bir ton gibi.

Levent ASLAN

LEVENT ASLAN

Yazar

İlginizi çekebilecek diğer içerikler

PHILADELPHIA DENEYİ GİZEM

PHILADELPHIA DENEYİ

LINCOLN VE KENNEDY SUIKASTLARINDA KOZMİK GİZEM GİZEM

LINCOLN VE KENNEDY SUIKASTLARINDA KOZMİK GİZEM

ANTHONY HOPKINS; YETENEK Mİ LANET Mİ? GİZEM

ANTHONY HOPKINS; YETENEK Mİ LANET Mİ?

ATLANTİS, EFSANE GERÇEK Mİ? GİZEM

ATLANTİS, EFSANE GERÇEK Mİ?

URARTU ALTINLARI MIYDI NUH'UN GEMİSİNDE SAKLANAN? GİZEM

URARTU ALTINLARI MIYDI NUH'UN GEMİSİNDE SAKLANAN?

İZMİR'İ KİM YAKTI? GİZEM

İZMİR'İ KİM YAKTI?

UZAYLILAR TARAFINDAN KAÇIRILDI GİZEM

UZAYLILAR TARAFINDAN KAÇIRILDI

ANTİK DÜNYANIN YEDİ HARİKASI GİZA PİRAMİDİ GİZEM

ANTİK DÜNYANIN YEDİ HARİKASI GİZA PİRAMİDİ

ANTİK DÜNYANIN YEDİ HARİKASI ARTEMİS TAPINAĞI GİZEM

ANTİK DÜNYANIN YEDİ HARİKASI ARTEMİS TAPINAĞI

ANTİK DÜNYANIN YEDİ HARİKASI BABİL'İN ASMA BAHÇELERİ GİZEM

ANTİK DÜNYANIN YEDİ HARİKASI BABİL'İN ASMA BAHÇELERİ

AGARTHA, DÜNYANIN KALBİNDEKİ KADİM UYGARLIK GİZEM

AGARTHA, DÜNYANIN KALBİNDEKİ KADİM UYGARLIK

DYATLOV GEÇİDİ OLAYI GİZEM

DYATLOV GEÇİDİ OLAYI

ANTIKYTHERA DİJİTAL ELEKTRONİKTEN DAHA MI ÖTEYDİ? GİZEM

ANTIKYTHERA DİJİTAL ELEKTRONİKTEN DAHA MI ÖTEYDİ?

ANTİK DÜNYANIN YEDİ HARİKASI RODOS HEYKELİ GİZEM

ANTİK DÜNYANIN YEDİ HARİKASI RODOS HEYKELİ

DÜNYANIN YEDİ HARİKASI OLYMPIA’DAKİ ZEUS TAPINAĞI GİZEM

DÜNYANIN YEDİ HARİKASI OLYMPIA’DAKİ ZEUS TAPINAĞI

İNSAN RUHU VE AYDINLANMA NEDİR? GİZEM

İNSAN RUHU VE AYDINLANMA NEDİR?

STONHENGE GİZEMİ GİZEM

STONHENGE GİZEMİ

KÖTÜLÜK İÇİMİZDE Mİ YAŞIYOR? GİZEM

KÖTÜLÜK İÇİMİZDE Mİ YAŞIYOR?

ORTADOĞU’DA BİR UFO HİKAYESİ GİZEM

ORTADOĞU’DA BİR UFO HİKAYESİ

TAROT KARTLARINDAKİ SIRLAR GİZEM

TAROT KARTLARINDAKİ SIRLAR

RUH EŞİNİZİ NASIL BULURSUNUZ? GİZEM

RUH EŞİNİZİ NASIL BULURSUNUZ?

KOZYREV AYNASI İLE PARANORMAL ETKİLERİN ORTAYA ÇIKIŞI GİZEM

KOZYREV AYNASI İLE PARANORMAL ETKİLERİN ORTAYA ÇIKIŞI

ANTİK DÜNYANIN BEYİN DALGASI TEKNİKLERİ VE ŞAMAN RAHİPLERİ GİZEM

ANTİK DÜNYANIN BEYİN DALGASI TEKNİKLERİ VE ŞAMAN RAHİPLERİ

İNSANLIĞIN SÜRÜKLENDİĞİ DERİN KOMPLO GİZEM

İNSANLIĞIN SÜRÜKLENDİĞİ DERİN KOMPLO

GİZLİ LİDERLER ve ILLUMINATI GERÇEĞİ GİZEM

GİZLİ LİDERLER ve ILLUMINATI GERÇEĞİ

REENKARNASYON, ÖLÜMDEN SONRA NE OLUYOR GİZEM

REENKARNASYON, ÖLÜMDEN SONRA NE OLUYOR

DOGONLARIN UZAYLI ZİYARETÇİLERİ GİZEM

DOGONLARIN UZAYLI ZİYARETÇİLERİ

Yorum Yap