İNSANLIĞIN SÜRÜKLENDİĞİ DERİN KOMPLO
Yazarlar Gregg Braden ve Daniel Estulin kısa bir süre önce, hoşunuza gitse de gitmese de tüm dünya olarak sürüklendiğimiz ve şüphe çeken transhümanist akım hakkında bir diyalog başlattı. Bu diyalog aslında tabii ki bir tartışma ve bu derin konuyu detaylandırmadan önce kısa bir bilgi edinelim yazarlar hakkında.
Gregg Braden, 28 Haziran 1954 ABD doğumlu bir eğitimci ve bilim insanıdır. New York Times tarafından beş defa çok satan yazar seçilen Braden bilim, sosyal politika ve insan potansiyeli arasında köprü kuran yeni paradigmanın öncüsüdür. İlahi Matriks, Tanrının Şifresi, İç İçe Geçmiş Zamanlar, Bağlar (Günlük Hayattan Mucizevi Öyküler) gibi kitapları Türkçeye çevrilmiştir.
Daniel Estulin ise 29 Ağustos 1966 Litvanya doğumlu bir komplo teorisyenidir. Halen YouTube üzerinde Daniel Estulin Offical isimli kanalda derin dünya hareketlerine ilişkin videolar düzenlemekte, dünya üzerinde muhtelif konferanslara konuşmacı olarak katılmaktadır. Estulin’in ana konusu Bilderberg Grup’tur. Bilderberg Meeting ya da daha iyi bilinen adıyla Bilderberg Group 1954 yılında kayıt dışı olarak kurulmuş bir forumdur ve Kuzey Amerika ile Avrupa arasındaki iletişimin sözde geliştirilmesini amaçlar. Başlangıçta olası yeni bir dünya savaşının önüne geçmek olan gündemi artık dünyanın neresinde olursa olsun serbest piyasa, Batı Kapitalizmi ve çıkarlarını korumak olmuştur.
Bilim ve maneviyat arasındaki kesit konusunda üretken bir yazar olan Gregg Braden, teknolojiye ilgi duymasına karşın gençlerin kendilerini kusurlu duygusal tepkilere sahip güçsüz kurbanlar olarak görmeye şartlandırıldığı büyüyen bir transhümanist hareketten endişe duymaktadır. İnsan duyguları mantığı gölgelediği için bir kusur olarak görülmektedir. Duyguları da içeren fiziksel yakınlık yoluyla cinsel üreme de bir kusur olarak görülüyor çünkü doğumda sonuç tahmin edilemez.
Kitleleri Şartlandıran Teknolojik Derebeyleri
Örnek olarak: Dünya Ekonomik Forumu'nun üst düzey danışmanlarından Yuval Noah Harari, insanların giderek daha fazla “işe yaramaz” olduğunu açıkça ilan etti ve bu işe yaramaz insan sınıfının modasının geçeceği bir zamanın yaklaştığını iddia etti. Ona göre insanın özgür iradesi ve özerkliği geçmişte kalacak.
Evet, Harari gibi etkin kişiler bu tür insan karşıtı söylemleri açıkça ifade ediyor, ancak az sayıda insan bunun gibi erken uyarı işaretlerine dikkat ediyor. WEF'in (World Economic Forum) beyaz kitaplarını okumak için zaman ayırırsanız eğer dünya toplumunun yönetimindeki bu etkin kişilerin, aşırı nüfus ve kusurlu insan gelişimini kolektif vizyonlarının gerçekleşmesinin önündeki temel engel olarak gördüklerini anlayabilirsiniz.
WEF (Dünya Ekonomik Forumu), sözde aşırı nüfus sorunu üzerine kapsamlı yazıları kaleme alan pek çok küresel kurumdan yalnızca biri olduğunu belirtelim.
Harari, işe yaramaz insan sınıfının eninde sonunda ticaretten ve modern yaşamdan tasfiye edileceğini ve muhtemelen uyuşturucu kullanımı ve video oyunlarına veya sanal gerçekliğe dalma yoluyla “mutlu” tutulacağını belirtmiştir.
Braden'ın değindiği noktaya geri dönecek olursak, günümüz gençleri, kendilerini bir tür “kurtarılmaya” ihtiyaç duyan kurbanlar olarak görmeleri için kurulu düzen tarafından teşvik edilmektedir. Lanse edilen sözde kurtarıcılardan biri de teknolojidir. Braden, teknoloji harika bir şey olsa da şu anda ne verdiğimizi tam olarak anlamadan insanlığımızı teknolojiye vermemiz istendiğini iddia ediyor.
Bunu şu şekilde de ifade edebiliriz: Teknolojinin insanlığa hizmet etmesi harika bir şeydir, ancak bunun tersi geçerli değildir.
Küreselci seçkinler üzerine birçok kitabın yazarı olan Daniel Estulin, seçkinlerin kendilerini bize, yani insanlara karşı bir savaş yürütüyor olarak gördüklerini iddia ediyor. Dahası da var; Estulin’e göre insanoğlunun tanımladığı tarihte seçkinlerin ilk defa, deyim yerindeyse yeni bir tür yaratma kapasitesine sahip. Bu güç genom düzenleme teknolojisinden geliyor.
Gen düzenlemesi, bilim insanlarına bir organizmanın DNA'sını değiştirme olanağı sunan bir grup teknolojiden oluşuyor. Bu teknolojiler genetik materyalin genom içindeki belirli yerlere eklenmesine, çıkarılmasına ya da değiştirilmesine olanak tanıyor.
Estulin, elitlerin kendi insan türünü yaratmak amacıyla ana akım bilime fon sağladığını savunuyor. Ektojenez (Ektogenez*) diğer bir deyişle ana rahmi dışında insan yetiştirme şu anda takip edilen bir yöntem. Tabii ki elitlerin olmazsa olmazlarından genetik müdahale de bu operasyonlarda yer alıyor.
Bu nedenle, ona göre, insanlık şu anda bu nispeten küçük ama güçlü seçkinler grubu tarafından sessizce yürütülen savaşı kaybetmektedir. Araştırmalarında, bu güçlü elit grubun uzun bir oyun oynadığını, insanlığın geri kalanının ise bu oyunu oynamadığını keşfetmiştir. Estulin’e göre çoğumuz, belirli bir yöne doğru sürüldüğümüzün tamamen farkında değiliz ve sadece yolculuğa devam ediyoruz.
Daniel Estulin, yönetici seçkinlerin gündemlerini yüzlerce yıl önceden planladığını iddi ediyor. Örneğin, 1945'te İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinde, Sovyetler Nazi Almanya'sına karşı kazandıkları zaferi kutlarken, Breton Woods ekonomik sistemini yaratan finansal elit, 50 yıl sonra gerçekleşecek olan Sovyetler Birliği'nin parçalanmasını çoktan planlıyordu.
Kitleler için Davranış Değişikliği
Estulin, insan haklarının ve ulus-devlet cumhuriyeti kavramının, oligarşinin Tavistock İnsan İlişkileri Enstitüsü gibi çok sayıda kuruluş tarafından yürütülen devasa sosyal mühendislik gündeminin saldırısı altında olduğunu savunmaktadır.
Estulin, bu tür sosyal mühendislik kuruluşlarının bizi bir tür felsefi, aksiyomatik düşman olarak gördüklerini ve aktif olarak sosyal davranışı değiştirmekle meşgul olduklarını iddia ediyor. Ona göre, bu sosyal davranış değişikliği bizi insan olan bir toplumdan insan ötesi bir toplum ve nihayetinde insan sonrası bir toplum haline getirmeyi amaçlamaktadır.
Braden da aynı fikirde ve çoğu insan farkında olmasa da insanlığın çok gerçek bir savaşın içinde olduğunu düşünüyor.
Halkın düşünce ve inançlarını yeniden programlamak için bariz bir çaba içinde olan eski medya tarafından yürütülen “beşinci savaş alanı” olarak adlandırılan şeye işaret ediyor. Bunu “inandıklarımız için savaş” olarak adlandırıyor.
Örneğin, kendimiz ve kökenlerimiz hakkında neye inandığımızla ilgili bir savaş var. Biz sadece rastgele mutasyonların ürünü müyüz, yoksa varoluşumuzda bir kasıt var mı?
Braden bu savaşın, binlerce yıldır devam eden daha da eski bir savaştan dikkatimizi dağıttığına inanıyor: insanlığımız için verdiğimiz savaş. Braden, bu savaşın ötesinde, tanrısallığımız için daha da büyük bir savaş olduğuna inanıyor.
Braden, çoğu insanın tanrısallığın dini bir Tanrı görüşüne işaret ettiğini varsaymasına rağmen, tanrısallığın aslında algılanan insan sınırlamalarını aşma yeteneği olarak tanımlandığına dikkat çekiyor. Başka bir deyişle, tanrısallık kendimiz için varsaydığımız sınırlardan daha fazlası olma yeteneğidir. Eğer bu yeteneğimizi kaybedersek, bu tür sosyal koşullandırmalara çok daha açık hale geleceğimizi savunuyor.
Estulin, seçkinlerin, çoğu durumda bizim iznimiz ve farkındalığımız olmadan yaşam biçimimizi değiştirmeye zorladıklarına dikkat çekiyor. İnsan nüfusunun çoğunluğunun böyle bir şeyin gerçekleştiğine dair hiçbir fikri yoktur.
Estulin'e göre, İlahi akıl kıvılcımı insan kimliğiyle ilişkilidir ve seçkinler bu kimliğe boyun eğdirmek ve onun yerine yapay, sentetik sahte bir ruh koymak için aktif olarak çalışmaktadır.
Braden da bu görüşe katılıyor ve bu tür bir kimlik değişiminin uzak geçmişte bariz otoriter yöntemlerle başarılmış olmasına rağmen, modern çağda böyle bir stratejinin artık işe yaramayacağına işaret ediyor. İşte bu nedenle hedef için yeni bir strateji yürürlüğe konmuştur.
Braden, modern çağda bu tür bir kimlik manipülasyonunun sosyal medya algoritmaları ve eski haber medyasının düzenlenmesi yoluyla gerçekleştiğini savunuyor. Bunların hiçbiri tesadüfi değildir. Sosyal medya ve haber medyası, kitleleri kitlelere değil, seçkinlere hizmet eden bir gündeme programlamak için kullanılıyor. Sosyal medya ve haber medyası, kitlesel zihin kontrol metodolojilerinin kullanılması yoluyla, insanları insan sonrası bir gündem lehine kendi çıkarlarına aykırı seçimler yapmaları için etkilemektedir.
Braden, bu kitlesel zihin kontrolünün o kadar yaygın olduğuna inanıyor ki, sonuçlarını görmek için bir nesil daha geçmesine gerek kalmayacak. Başka bir deyişle, içinde bulunduğumuz çıkmazın bilinçli olarak farkına varılması gereken bir kavşak noktasındayız.
Teknolojik Kölelik
Geçmişte kölelik ve sömürgeleştirme askeri saldırı ve kaba kuvvet yoluyla gerçekleştiriliyordu. Ancak Estulin'in de belirttiği gibi, köleliğe boyun eğdirme artık ileri teknolojiler aracılığıyla gerçekleşiyor. Estulin'e göre internet, “bu daimî hibrid savaşın sınırları içinde Büyük Birader'in kontrolü altındaki dijital bir gulag” dan başka bir şey değildir. Burada mecazi anlamda kullanılan ve Sovyetler Birliği’nde Çalışma Kampları Yönetimi Baş İdaresi (kurum) olarak bilinen Gulag için hapishane deyimini kullanacağız burada.
Estulin'e göre çeşitli ülkelerdeki hapishaneler ile dijital hapishane arasındaki fark, geleneksel hapishanelerin dikenli tel örgülerle çevrili toplama kampları formunda olması, dijital hapishanenin ise gönüllü olarak toplama kampına kabul edilmek için izin isteyen bireylerden oluşmasıdır. Çoğu insan için internete ya da sosyal medyaya erişememek oksijensiz kalmak gibidir. Onsuz yaşayamaz ya da gelişemezler.
Yazar Whitney Webb kısa bir süre önce finansal elitler tarafından dayatılan bir başka teknolojik kölelik türünü kamuoyunun dikkatine sundu. Bu yeni teknoloji, doğanın ve doğal kaynakların fraktal dijital tokenizasyonu ve bununla bağlantılı Dijital Kimlik, seçkinler tarafından daha “kapsayıcı” bir finansal sistem olarak lanse ediliyor. Ancak Webb'in de açıkça gösterdiği gibi, bu yeni teknolojik sistem kapsayıcı olmaktan çok uzaktır çünkü onun bir parçası olmayı reddeden herkesi dışlamaktadır. Ve gezegendeki tek finansal sistem olacağı için, buna katılmayı reddeden herkes varsayılan olarak dışlanacak ve elbette ölecektir.
Braden ve Estulin arasındaki tartışmaya geri dönersek, Estulin toplumun kolektif bozulmasının görünür işaretlerine dikkat çekiyor. Örneğin, ana akım fizik ve matematik alanları artık beyaz ayrıcalığına sahip beyaz insanların yarattığı ırkçı konular olarak görülüyor.
“Eğitim” için yapay zekâ ve Wikipedia gibi şeylere olan yaygın bağımlılığın hem sosyal davranış değişikliğinin hem de sosyal bozulmanın göstergesi olduğunu savunuyor. Toplumun hayatta kalabilmek için toplama kampı teknolojisine bağımlı hale getirilmek üzere tasarlandığına inanıyor.
Uzun süredir müzisyen olan Braden, başarılı şarkı yazarlarının çoğunun şarkılarını kendi dışlarındaki bir şeye atfettiklerini ve bu yaratıcılığın kendileri tarafından yaratılmaktan ziyade kendileri aracılığıyla geldiğini söylediğini tartışıyor. Yaratıcı ilhama ve hayal gücüne bu erişim Braden'ın tanrısallığımız olarak adlandırdığı şeyin bir parçasıdır ve Braden, yaratıcılığımızı artırmak için tasarlanmış bilgisayar çiplerini ameliyatla takarak algılanan kusurlarımızın üstesinden gelmeye teşvik edildiğimizde bu tanrısallığın tehlikede olduğuna inanmaktadır.
Bu yaratıcı ilhamın nereden kaynaklandığına dair kitaplar yazılmıştır, ancak teknolojik elit bunu sentetik teknolojiyle değiştirmek istemektedir.
Teknolojinin insanlığımızı gasp etmesinin bir başka örneği de mükemmel yeteneklere sahip ve doğal insan bağışıklık sistemlerimizin yerini alacak yapay bağışıklık sistemleri yaratmak üzere tasarlanmış mRNA “aşıları” şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu aşılar, onları kullanan pek çok insanın bağışıklık sistemlerini tehlikeye atmakla kalmamış, ölüm nedeni “belirlendikten” sonra, aşılanmış kadavralarda gizemli beyaz pıhtılar ortaya çıkmıştır. Bu beyaz pıhtıların büyük ölçüde test edilmemiş olması, mRNA teknolojisiyle ilgili pek çok şüpheli ölüm ve aşı hasarları büyük bir küresel örtbasla sonuçlanmıştır.
Bize bu test edilmemiş, deneysel gen terapilerini almazsak başkalarının katili olacağımız ve/veya korkunç ölümlere mahkûm olacağımız söylendi. Bize bu teknolojilerin “%100 güvenli ve etkili” olduğu, bunları alırsak asla Covid'e yakalanmayacağımız ve kesinlikle bu hastalıktan ölmeyeceğimiz anlamına geldiği söylendi. Oysa bu yazarın üvey babası, aşılanıp güçlendirildikten sonra bir yıldan kısa bir süre içinde çifte Covid zatürresinden öldü. Aynı dönemde aşı olan bir komşusu da “bilinmeyen” nedenlerden dolayı ağırlık kaldırma spor kariyerine son vermek zorunda kaldı.
Ve yakın zamanda bu yazar, aşı olduğundan beri tekrarlayan dolaşım problemleriyle uğraştığını ve bu nedenle tekrar tekrar tıbbi yardım almak zorunda kaldığını söyleyen bir yabancıyla konuştu. Hala bir toplumu içine sürüklemeye çalıştıkları bir model görmüyor musunuz? Olabilir, çünkü bu buzdağının sadece görünen kısmı.
Mevcut başkanlık yönetiminin 80 milyon Amerikalıyı aşı olmaya ya da aksi takdirde işten atılmaya zorlamaya çalıştığı mRNA teknolojileri (OSHA tarafından uygulanmaya çalışılmış, ancak bir dava ile engellenmiştir), kitleleri itaate yönlendirmek için çeşitli kriz, korku, öfke, sivil bölünme ve histeri biçimleri kullanılarak tesis edilen teknolojik köleliğin bir başka örneğidir.
Transhümanizmin Üç Seviyesi
Braden ve Estulin, modern yaşamda çok güçlendirici bir şey olabilen teknolojiyi şeytanlaştırmadıkları konusunda hemfikirdirler. Ancak transhümanizmin daha yüksek seviyelerinde, insanlığın geleceğini koruyan bazı ciddi sınırlar fena halde ihlal ediliyor.
Braden'a göre transhümanizmin en az üç seviyesi vardır:
Seviye 1 - Bu seviye, insan vücudunun çeşitli yönlerini onarmak ve değiştirmek için çeşitli teknoloji biçimlerini kullanır. Diz protezleri, kalça protezleri ve kontakt lensler buna örnek olarak verilebilir.
Seviye 2 - Transhümanizmin bu seviyesi, insan organlarını tamamen değiştirmek için sentetik parçalar kullanır. Örneğin, modern teknoloji artık yanık kurbanlarında kullanılmak üzere bir epidermisi 3D olarak basabilmektedir.
Seviye 3 - Bu seviye kulağa bilim kurgu gibi gelse de oldukça gerçek ve muhtemelen tehlikelidir çünkü bilinci bitlere ve baytlara indirger ve insan bilincini bir bilgisayara yüklemeyi amaçlar.
Transhümanizmin ilk iki seviyesi halihazırda çok popülerdir ve topluma pek çok büyük fayda sağlamaktadır. Ancak üçüncü seviye sorunludur.
Aslında, bilincin bir bilgisayar çipine hapsedilebileceğine inanan bilim insanları tarafından sürdürülen bir “ölümsüzlük” arayışı var. Ve eğer bilinç bir sunucuda saklanabiliyorsa, kişinin tek yapması gereken önceki bedeni yıpranmadan önce bilincini başka bir bedene yüklemek olacaktır.
Bu senaryo, Joss Whedon'ın başarısız bilim kurgu dizisi Dollhouse'ta tasvir edilene benzemektedir; dizide çekici genç yetişkinler kandırılarak zihinlerinin “silinmesine” ve bedenlerine indirilen kişiliklerle değiştirilmelerine izin vermekte, ancak daha sonra bu teknolojinin elit kesim için geliştirildiğini ve yaşlı bedenleri yıpranıp öldüğünde bilinçlerini daha genç bedenlere indirmelerine olanak sağladığını öğrenmektedirler.
Bu teknolojik “gelişme” ile ilgili sorun, doğuştan gelen bir ölümlülük korkusu tarafından yönlendirilmesidir. Ve korkuyla hareket etmek hiçbir zaman bilinçli bir gelecek inşa etmek için ideal bir temel değildir. Sadece korkulan şeyin ta kendisini getirebilir: bu durumda ölüm.
Bilgisayar çiplerinde depolanan bilinç için yapılan baskıya ek olarak, insan yaratıcılığının insan beyinlerine yerleştirilen süper bilgisayarlarla değiştirilmesi ve insan duygularının, insan duygularını arttırmak ve stabilize etmek için tasarlanmış özel bir farmasötik kimyasal sınıfıyla değiştirilmesi için yapılan baskıdır. Harari'nin kendisi de bundan bahsetmiştir.
Yine bilimkurgudan fırlamış gibi duran Aldous Huxley'in “Cesur Yeni Dünya” adlı eserinde, gelecekte insanların, kendilerini kendilerinden geçiren ve büyüleyen ilaçları isteyerek alarak bilimsel diktatörlüğe köleliklerini coşkuyla kabul edecekleri öngörülmektedir.
Yeni Düzeni Getirmek için Eski Düzenin Yıkılması: Yeni Bir İnsan Sonrası Dönem ve Endüstri Ötesi Dünyanın Yaratılışı
Estulin, seçkinlerin uzun zamandır sınırlı bilişsel kapasiteye sahip, kolayca çoğaltılabilen ve kendi amaçları için manipüle edilebilen yeni bir insan türü yaratma arzusuna sahip olduklarını savunuyor. Günümüz teknolojisi ve teknolojinin gittiği yön ile Estulin bunun artık mümkün olduğuna ve giderek daha da mümkün hale geleceğine inanıyor.
Gerçekten de Harari, teknoloji kendi beyinlerini ve sinir sistemlerini yaratabildiğinde, işe yaramaz insan sınıfının eninde sonunda yerini alacağını açıkça beyan etmiştir. İnsanlara büyük ölçüde artık ihtiyaç kalmayacaktır.
Öngördükleri sanayi ötesi toplum geleceğinin gerçekleşmesi için öncelikle önlerinde duran mevcut güç yapılarını ve altyapıları yok etmeleri gerekiyor.
Bu nedenle, yeni sanayi-ötesi topluma yol açmak için endüstriyel ve sanayi-sonrası dünyaları aktif bir şekilde yıkıyorlar. Bu ‘Büyük Sıfırlama'dır. Gaz, petrol ve kömürü yıkmaya çalışmalarının gerçek nedeni budur. Bunun çevresel krizle hiçbir ilgisi yoktur ve her şey, hiçbir şeye sahip olmayacağınız, her şeyi (sırtınızdaki gömleği bile) kiralayacağınız ve “mutlu” olacağınız, distopik felsefeyle yönetilen şirketlerin kontrolündeki küresel bir hükümetin kurulmasıyla ilgilidir.
Bu noktada kişisel olarak ben de bu işin çok da sağlıklı olacağı fikrinde değilim. Bilincin tanımında bir eksiklik bir yanlışlık söz konusu olabilir. Zira bilinç ile ruh kavramı ana akım terminolojide farklı yerlerde bulunmakta ve hatta ruh kavramını tamamen dışlamaktadır. Oysa Antik Yunan’dan bu yana bir bakış açısı hayatı ikili sisteme dayandırır ve bunun gerçekliğini ortaya koyan sayısız ispat vardır ve bu bilinç değil ruhtur. Bilinç, akıl yapay zekâ ile yer değiştirebilir, anılar bir bilgisayar belleğine gönderilebilir ama davranış geliştirmenin ruh ve karakter ile olabildiğini düşünüyorum. Sonuçta tüm bu komplo içeren planların içinin zamanı gelince bir balon gibi söneceğine inanıyorum.
*Ektogenez (İng: "ectogenesis"), bir fetüsün insan vücudu dışında tam veya kısmi olarak geliştirilmesini ifade eder. Bu süreç, doğal gebelikten farklıdır ve fetüs rahim dışında bir ortamda geliştirilir. Süreç teknik olarak suni bir uterus veya döllenmiş yumurtanın dış bir ortamda oluşturulması yoluyla gerçekleştirilmektedir. Ayrıca ektogenez sürecinde fetüs, vücut dışındaki bir ortamda geliştiği için yapay rahim teknolojisi veya dış gebelik cihazlarının kullanımını da içerisinde alan bir süreç olma özelliğini de taşımaktadır.
Levent Aslan
Faydalanılan Kaynaklar Subtle Energy
Bu kitabın imzalı bir fiziki kopyasına sahip olmak için altta bulunan banka bilgilerine ödeme yaptıktan sonra ödeme bildiriminde bulunabilirsiniz
Yorum Yap