GİZLİ LİDERLER ve ILLUMINATI GERÇEĞİ
Birçok insan tarafından Dünya’da bir yerde gizli bir konsey olduğuna, bu konseyin üyelerinin yaşamımızda ve toplum hayatında zaman zaman rol oynadığına inanılıyor. Gizli meclisin liderleri de bir zamanlar bizlere benziyorlardı ve yaptıklarıyla şimdi manevi hayatta ve günlük değerlerde bir başka şekilde var olmaya devam ediyorlar. Bazı çevreler; "Aydınlanma Örgütü” (Illuminati) olarak anılan bu gizli grubun, dünyayı globalleştirmek ve tek bir yönetim altında toplamak için ciddi çalışmalar içinde olduklarını söylüyor. Öyleyse, konuyu araştırmak ta yarar var. Gelin bir göz atalım. İlluminati bir gerçek mi, bir komplo teorisi mi yoksa tarihte yerini kısa bir süreliğine yer almış kimsenin olmasını beklemediği bir oluşum mu?
Gizemli "Yükselen Liderler" veya Yükselen Gizemli Liderler
1800’li yılların sonlarına doğru, okültizme veya gizemli konulara meyilli olan kişilerin popülaritesi artmıştı. Gizli topluluklar, özel yetenekleriyle bir şeyler yapmaya başladılar. Yeni inanç bilgelerinin, Himalayalar'da saklandıkları iddia edilen Yükselen Liderlerle iletişim içinde oldukları söyleniyor. 1875'te Helena P. Blavatsky, "Bilgelik ve Merhamet Liderleri" ile iletişim kurduğunu ve insan ruhunun evrim süreci ile ilgili mesajlar aldığını iddia ediyordu. Madam Blavatsky, tüm inançların çok eski bir dünya dininden yayıldığına ve Ulu Liderler'in bu dini keşfetmemizi ve batı felsefesini bırakıp, doğunun gizemli yanlarını uygulamamızı istediklerine inanıyordu.
Ulu Liderler'in, Madam Blavatsky'nin de iletişim kurduğunu söylediği Hz.İsa, Buda ve Konfüçyüs gibi filozofları yetiştirdiklerine inanılıyordu. Aslında Blavatsky'nin inancı; ebedi liderlerin, her yüzyılda bir ortaya çıkan, maddi ve ruhani başarılarını gösteren yeni üyeyi seçme geleneğine dayanan eski bir inanca bağlıdır. En tanınmış isimlerin başında ise belki de St. Germain Kontu gelmektedir. St. Germain, Ulu Liderler'in bir üyesiydi ve ölümünden elli yıl sonra birçok yerde ortaya çıkıyor, topluluğun çalışmalarını yayıyordu. Modern Gül Haç Örgütü, St Germain'in majikal çalışmaları yaymakla sorumlu kişi olduğunu iddia ediyor. 1920'lerde Paris'te Fulcanelli adıyla görüldüğüne ve insanları atom fiziğinin ilerlemesiyle ilgili olarak uyardığına da inanılıyor. Öteki liderler de zaman zaman günümüzle bağlantılar kuruyor, hem de hiç beklenmedik anlarda.
100 yeraltı şehri nerede?
Napoleon Hill, 1940-1960'lar arasında önemli bir çoksatan yazarıydı. Son kitabında, isimsiz bir liderden mesajlar aldığını yazmıştı. İsimsiz lider, Hill’e göre, Himalayalar'daki, ölümsüz liderler okulunda mistik bilgiler öğreten ve Spiritüalizm konusunda yetkin biriydi. Kitapta bu okuldan açıkça bahsediliyor, çalışmalar açıklanıyordu. Nitekim Bram Stocker'in dünyaca ünlü "Dracula" adlı kitabında bu bilgilerden yararlanılmıştı. Gizli bir dağda Scholomance adlı bir okul olduğu, her sene 10 öğrencinin alındığı ve eğitim döneminin sonunda bir kişinin şeytana hizmet için seçildiği yazıyordu.
Okuldaki eğitim Kral-Peygamber Süleyman'ın mistik öğretisine dayalıydı. Daha sonra, Sir George King'in yani Aetherius topluluğunun kurucusu olan kişinin de bu işlerle ilgilendiği bildirilmişti. George King 144 liderden oluşan Büyük Beyaz Kardeşlik adlı topluluğun da kurucusuydu. Madam Blavatsky'ye göre; bu topluluk dağlarda yaşıyor, insanoğlunun ruhsal gelişimi üzerinde çalışıyor ve hatta Güneş Sistemi'ni inceliyordu. Aetherius Topluluğu'nun, kutsal yerler yaratmak için kozmik enerji ürettiği de iddia ediliyor.
Linda Goodman adlı Amerikalı bir astrolog, üçüncü kitabı Yıldız İzleri’nde; 1970 yılbaşında Los Ange- les'daki otel odasına, Himalayalar'da özel bir eğitim merkezinde yaşadığını ve adının Nathan olduğunu söyleyen, Oxford aksanlı birinin geldiğini ve Zen Budizm ile yoga uzmanı olduğunu söylediğini yazıyordu. Nathan'ın amacı uygun kişileri bulup eğitmekti.
Bu liderler veya öğretmenler hala yaşıyorlarsa ve ruhani dünya yaşamını değil de bedensel yaşamı tercih ediyorlarsa, amaçlarını ve nereden geldiklerini bilmek gerekir. Bu ölümsüz liderler, anlatılanlara göre Himalayalar'ın el değmemiş bölgelerinde kurdukları 100 yeraltı şehrinde yeraltı geçitlerinde dolaşarak yaşıyorlar. Ayrıca dış dünyadan gelen ziyaretçileri misafir ettikleri de söyleniyor. Bu kişilerle ilişki içinde olan bazı insanlar, liderlerin gizli teknolojilerini ve bazı Spiritüalizm çalışmalarını açıklayacakları günün yaklaştığını da söylüyorlar. Bu olgu şimdilerde (2024) bize uzaylıların varlıklarının açıklanacağı, özellikle ABD tarafından bazı konuların itiraf edileceği şekline evrilmiş de olabilir ancak durum insanların beklediğinden ya da yaratılan algıdan farklı da olabilir. Bunu görebilmenin en iyi yolu her haberin her kitabın satır aralarını iyi okumaktan geçer. Bu nedenle hem resmi organların haberlerini, komplo teorisyenlerin yazılarını ve ana akım bilim insanlarınca dışlanan bilim insanlarının söylediklerini bir potada eritip doğru olduğuna inanabileceğiniz bir sonuç çıkarabilirsiniz. Ancak bilimsel yaklaşım, elde ettiğiniz sonucu yıkacak bir başka ispatlanmış fikri de sahiplenmek, ona inanmaktan geçer bunu da unutmayın.
Şimdi gelelim İlluminati’ye…İlluminati hakkındaki sorular neler olabilir onlara bir bakalım önce… Illuminati örgütü gerçek mi? Illuminati söylendiği kadar güçlü mü? En önemli soru İlluminati hala varlığını sürdürüyor mu?
Illuminati nedir?
Global Dünya ya da Tek Devlet fikrini tamamen mantıksız bulanlar, Illuminati'nin sözü edilemeyecek bir olgu olduğunu düşünmektedir ancak aslında süregelen savaşlar yüzünden tek kutuplu bir Dünya’ya evrildiğimiz de ortadadır. Özellikle İslam ülkelerine dayatılan milliyetsiz ümmet fikrinin arkasında kontrol edilebilen küçük küçük devletçikler fikri yatmaktadır zira birleşmiş İslam ülkeleri hiçbir batı ülkesinin planlarında olmayan bir durumdur.
Illuminati gerçeği, 16. yüzyıl İspanya’sında "Alumbrados" (Aydınlanmışlar) adı verilen özgün Hıristiyan tarikatları olan Fransiscan'lara ve Jesuit'lere kadar gidiyor. İnançlarına göre; kilisenin hiyerarşisine karşı çıkan, kutsal büyü ve insan ruhuyla ilgilenen bir grup, 3 nüsha halinde "Inquisitan" adıyla bir bildiri yayınlamışlardı.
1 Mayıs 1776'da 28 yaşındaki hukuk profesörü olan Adam Weishaupt en iyi öğrencilerinden bir avuç topladı ve Bund der Perfektibilisten'i ya da Mükemmeliyet Sözleşmesi'ni kurdu. Heritage Daily'ye göre, örgütünün adı iki yıl sonra Illuminatenorden - İlluminati Tarikatı olarak değiştirildi. İşte Illuminati o zamanlar Adam Weishaupt tarafından Bavaria'da kurulmuştu. Weisshaupt Jesuit eğitimi almış bir hukuk profesörüydü.
Bu arada Jesuit eğitiminin ve bu eğitimi veren Jeusit Order isimli örgütün ayrı bir makale konusu olduğunu belirtip kısaca Papa III Paul onayıyla 1534 yılında Ignatius of Loyola ve altı arkadaşı tarafından Hristiyan dini esaslarıyla kurulmuş ve 1540 yılında Papa III Paul tarafından Roma Katolik Dini Tarikatı olarak resmen onaylanmış askeri motifler taşıyan bir örgüttü. Jesuit’ler Cizvit Tarikatı, İsa Tarikatı, Loyola’nın Oğulları olarak da bilinir.
Gelelim tekrar Adam Weishaupt’a. Adam, bir hukuk profesörüydü ve Jesuit eğitimiyle hayal kırıklığına uğramıştı. Çünkü kendisi de örgütlü de dine karşı eleştirel bir bakış açısı taşıyordu. Ona göre din, kişi ile inandığı Tanrı arasında kalan olgular topluluğuydu. Weishaupt, Aydınlanma (Rönesans) döneminin ideallerinden, özellikle de akıl, özgürlük ve laiklik kavramlarından etkilenmişti. Bu yüzden takipçilerini din yerine aklı kabul etmeye çağırıyordu. Aydınlanma felsefelerinin tüm dünyaya yayılacağını umuyordu. Hükümetleri dini değil rasyonel yasalar yapmaya teşvik ederek Avrupa'yı derinden değiştireceklerini hayal ediyordu. Oysa bu noktada yanılıyordu. Hükümetler de toplumları yönetmek için en iyi aracın din olduğunu kavramış ve bu nedenle birçoğu din tabanlı toplumsal projelerini uygulayacaktı.
Ingolstadtlı gazeteci Michael Klarner BBC'ye verdiği demeçte, “Weishaupt birçok açıdan bir devrimciydi. İnsanlara daha iyi birer insan olmayı öğretme fikrini seviyordu. Toplumu değiştirmek istiyordu, daha iyi bir dünya, daha iyi bir hükümet hayal ediyordu,” demişti.
Ancak Weishaupt'un fikirleri, yaşadığı muhafazakâr ve dindar fikirlerin baskın olduğu çağda oldukça tartışmalıydı. Bu nedenle o ve üye arkadaşları faaliyetlerini gizli tutmak için ayrıntılı ritüeller kullandılar.
Spartacus Kardeş
Örneğin, İlluminati üyeleri takma adlar kullanıyordu (Weishaupt "Spartacus Kardeş" adını almıştı). Baykuşu bir sembol olarak benimsemişler, şifreler kullanmışlar, örgütü Acemi, Minerval ve Aydınlanmış Minerval gibi rütbelere ayırmışlar ve 30 yaşın üstündeki herkese (kendi kişisel çıkarlarına ve düşüncelerine fazla bağlı kaldığını gördükleri için) güvenmemişlerdir. Aydınlanmış Minerval’lerin hermetik bilgiye sahip olduğu iddia ediliyordu ama aslında tek hedefleri vardı ki o da Bavyera’da Monarşiyi devirmekti.
Örgütün Simgesi herkesin düşündüğü gibi bir piramit tepesindeki her şeyi gören göz değildi. İllumnati’nin logosu bir baykuştu. Latince kökenli kelime olan Minerva, Roma Mitolojisinde zeka, sanat, strateji ve barış tanrıçasıdır ve her zaman bir baykuşla resmedilmişti. İşte örgütün logosundaki baykuş Minervanın baykuşuydu ve bu bağlamda, aklı, yaratıcılığı ve stratejik düşünceyi simgeliyordu.
Örgüt bu arada Weishaupt'un mesajını yaymak için çalışmaya başladı. İlluminati üyeleri Almanya'nın dört bir yanındaki şehirlerde aralarına alabilecekleri zengin ve nüfuzlu erkekler aradılar - aydınlanmacı ilkelerine rağmen kadınları, Yahudileri, paganları ya da keşişleri kabul etmiyorlardı -.
Alman diplomat Baron Adolf Franz Friedrich ve Freiherr von Knigge'nin aracılıklarıyla Weishaupt mason localarına da ulaştı. Kendisi de 1777'de bir locaya katılarak İlluminati'yi “saf” masonluğun bir biçimi olarak tanıttı ve din ile hükümet karşıtı öğretilerini vurguladı.
Çok geçmeden Adam Weishaupt'un fikirleri Almanya'nın ötesinde Fransa, Danimarka, İtalya ve Polonya gibi yerlere de yayıldı. Doktorlar, mühendisler, monarşi karşıtı siyasiler, bilim insanlarından oluşan binlerce olmasa da yüzlercesi örgüte katıldı. Fakat bir görüşe göre Masonlarla olan ilişkilerde Masonların örgüt yapılanmasını, fikirlerini ve hatta bazı elemanlarını kendilerine kaçırdığı iddiasıyla Masonlar Bavyera Dükünün kulağına İlluminati örgütünün neler planladığını kaçırdı.
Ancak 1785'te, örgütün monarşiyi biraz fazla yüksek sesle eleştirmesi Bavyera Dükü Karl Theodor'un 1784'te gizli cemiyetleri yasaklamasına yol açtı. Illuminati örgütünün de amacı tam olarak buydu. Bavyera’yı özgürleştirmek ancak 10 seneden kısa bir ömrüyle İlluminati örgütü kapatıldı, baskınlar yapıldı ve bazı örgüt üyeleri ortadan kaldırıldı.
Oysa 1970’lere geldiğimizde durum birden değişiyor. 1970'lerde bazı yazarların Illuminati'nin gizli işlerini anlatan "Illuminatus" adlı kitabı yayınlanmadan önce kimse bu örgütü duymuş değildi. Kitap, gerçeklerle teorilerin birleşiminden oluşmuştu ve okuyucunun kafasında belirli bir düşünceyi oluşturmak için yazılmıştı. Bu arada yazarlardan biri alan Robert Wilson, bu konu sayesinde öylesine ilgi gördü ki, kısa zamanda milyarder oldu.
10 yıldan az süren ömrüyle İlluminati, hakkında okuduğunuz gerçeklerden sonra bazı fikirlere neden ve nasıl kılıf olduğunu da anlatalım.
İkinci Dünya Savaşı siyasi ve ekonomik anlamda batı yayılmacılığının başlangıç dönemini işaret eder. Bu dönemde Yeni Dünya Düzeni kavramı doğmuştur. Robert Wilson'un çalışmalarından sonra Illuminati Örgütü "Tek Dünya Hükümeti" fikriyle beraber anılmaya başladı. Dünya üzerinde ana akım medya edebiyatı, politikayı kullanarak özellikle bu günlerde var olmayan gizli örgütleri kullanarak çok daha gizli hedefleri sakladılar.
Durum böyle olunca eski gizli örgütlerin yerini yeni yasal büyük örgütlenmeler aldı. Şimdi Düna’yı kimlerin yönettiğini düşünmek için daha fazla kafa yormak zamanı. Zira hedefler zaman zaman ifşa ediliyor zaman üzeri örtülüyor kimi zaman suçlu olarak olmayan örgütler ya da paravan örgütler gösteriliyor.
Bir başka yazıda Yeni Dünya Düzeni ve Tek Dünya Devleti kavramlarını ele alacağız. Çeşitli organizasyonların çeşitli şirketlerin ve kişilerin rollerini değerlendireceğiz.
Levent Aslan
22 Aralık 2024
Bu kitabın imzalı bir fiziki kopyasına sahip olmak için altta bulunan banka bilgilerine ödeme yaptıktan sonra ödeme bildiriminde bulunabilirsiniz
Yorum Yap